Küresel ekonomide tansiyon, ABD’nin gümrük tarifeleriyle birlikte yeniden yükseldi. Ticaretin en büyük aktörü olan ABD, korumacı politikalarıyla yalnızca kendi sınırları içinde değil, dünya genelinde fiyat yapısını da etkiliyor. Bu politikalar, kalıcı enflasyon riskini beraberinde getirirken, para politikalarının yönünü de bulanıklaştırıyor.
ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere, Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) gibi küresel oyuncular, yılın son çeyreğine girerken rotalarını belirlemekte zorlanıyor. Enflasyon baskısı, ticaret gerilimleri ve ekonomik soğuma sinyalleri merkez bankalarını daha dikkatli olmaya zorluyor.
fed faiz indirimiyle yön değiştirdi ama netlik kazandırmadı
Eylül ayında Fed'in aldığı 25 baz puanlık faiz indirimi, piyasalarda ilk etapta rahatlama sağlasa da, mesajlar netlikten uzaktı. Başkan Jerome Powell’ın açıklamaları, ekonomideki zayıflama sinyallerine karşı bir koruma kalkanı olarak yorumlandı. Ancak bu, enflasyon beklentileriyle çelişen bir adım olarak da değerlendirildi.
İstihdam piyasasında yaşanan yavaşlama, Fed üyeleri arasında görüş ayrılıklarını derinleştirdi. Bir yanda istihdamı desteklemek isteyen güvercinler, diğer yanda tarife kaynaklı enflasyon riskine odaklanan şahinler bulunuyor. Ekim ayında açıklanacak istihdam ve enflasyon verileri, 29 Ekim’deki karar için belirleyici olacak.
Para piyasaları şu an için Fed’in iki faiz indirimi daha yapacağını fiyatlıyor, ancak analistlere göre yıl sonuna kadar yalnızca tek bir indirimin yapılması ihtimali giderek artıyor.
japonya ve güney kore temkinli duruşunu sürdürüyor
Asya cephesinde de tablo karmaşık. Japonya Merkez Bankası (BoJ), eylülde politika faizini sabit bıraksa da, kurul üyeleri arasında faiz artırımı isteyenler çoğalıyor. Ülkede temel enflasyon halen zayıf kalsa da, yıl sonuna kadar 25 baz puanlık bir artış olabileceği ihtimali yatırımcılar tarafından yakından izleniyor.
Benzer şekilde Güney Kore Merkez Bankası da faizleri sabit tutarak temkinli bir çizgide kalıyor. Ancak ağustos ayındaki düşük enflasyon verileri, bankaya daha fazla hareket alanı sağlıyor. ABD’nin dış ticaret politikalarının bölge üzerindeki baskısı, Asya ekonomilerinde kırılganlıkları artırıyor.
avrupa cephesinde faiz freni çekildi ama riskler sürüyor
Avrupa Merkez Bankası (ECB), eylül toplantısında faiz oranlarını sabit tuttu ve para politikasında değişikliğe gitmedi. Ancak bu karar, bölgedeki enflasyon hedeflerine yaklaşıldığı anlamına gelmiyor. Temmuz ayında yapılan 100 baz puanlık indirim, kısa vadeli etkiler yaratsa da, orta vadede enflasyonun yönü hâlâ belirsiz.
ECB'nin 30 Ekim’de alacağı karar, yalnızca Avro Bölgesi için değil, Macaristan, Polonya ve Rusya gibi gelişen Avrupa ülkeleri için de önem taşıyor. Bu ülkelerin merkez bankalarının da aynı günlerde açıklayacağı politikalar, bölgesel para politikası sinyallerini netleştirecek.
tcmb'nin hamlesi yerli yatırımcıyı beklemeye itti
Yurt içi piyasalarda gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) çevrildi. Eylül ayında yapılan 250 baz puanlık faiz indirimi, piyasada farklı tepkiler yarattı. Faiz oranı yüzde 40,50 seviyesine çekilirken, aynı anda gecelik borç alma ve verme oranlarında da değişiklikler yapıldı.
Enflasyonun ana eğilimindeki yavaşlama, büyümenin beklentilerin üzerine çıkmasıyla birlikte karmaşık bir tabloya yol açtı. Yatırımcılar, TCMB’nin 23 Ekim’de açıklayacağı karar metninden çıkacak sinyalleri dikkatle izliyor. Açıklanacak olan enflasyon verileri, hem kamuoyu algısını hem de TCMB’nin yıl sonu stratejisini netleştirecek.
yeni zelanda ve kanada da karar aşamasında
Pasifik tarafında ise Yeni Zelanda Merkez Bankası’nın (RBNZ) 8 Ekim’de faiz indirimi yapması kesin gözüyle bakılıyor. Küresel zayıflama sinyalleri, ülke ekonomisinin daha fazla desteklenmesi gerektiği fikrini kuvvetlendiriyor.
Kanada ise Fed’den önce faiz kararını açıklayacak ülkeler arasında. ABD ile yakın ekonomik ilişkileri olan Kanada’nın alacağı karar, Kuzey Amerika para politikaları üzerinde domino etkisi yaratabilir.
belirsizliklerin ortasında yönünü arayan para politikaları
Küresel ekonomik görünüm, merkez bankalarını daha önce görülmemiş düzeyde temkinli davranmaya itiyor. Enflasyon, ticaret savaşları, istihdamdaki kırılganlıklar ve büyüme endişeleri, tek bir doğru karar alınmasını zorlaştırıyor.
Her bir merkez bankası, kendi ülkesinin dinamiklerine göre adım atsa da, küresel etkileşim o kadar yüksek ki, bir kararın yankısı diğer bölgeleri doğrudan etkileyebiliyor. Ekim ayı, bu açıdan sadece yılın değil, belki de gelecek yılın para politikası rotasının belirleneceği kritik bir ay olacak.