İhracat dünyasının önemli isimlerinden biri olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, kamuoyunu sarsan bir iddiayla gündeme geldi. Can Holding soruşturması kapsamında, Gültepe'nin Büyükçekmece'deki villasına jandarma tarafından şafak baskını yapıldığı ileri sürüldü. Ancak olayın arka planı, ilk bakışta sunulan iddialardan çok daha farklı bir tabloyu işaret ediyor.
İddialar sertti, tepkiler hızlı geldi. Birçok medya kuruluşu, Gültepe'nin evine sabah saatlerinde baskın yapıldığını, kapıların kırılarak girildiğini ve ailesinin büyük panik yaşadığını yazdı. Ancak TİM, bu haberlerin kamuoyunu yönlendirmeye yönelik olduğunu belirterek detaylı bir açıklama paylaştı.
Baz sinyali nasıl hedef şaşırttı?
TİM’in açıklamasına göre, olayın çıkış noktası teknik takipteki bir şüphelinin cep telefonu sinyalinin Gültepe’nin yaşadığı bölgede tespit edilmesi. Güvenlik güçleri bu sinyalin izini sürerek, Gültepe’nin de konutunun bulunduğu sitede bazı dairelerde arama yaptı. Bu kapsamda Gültepe’nin evi de kontrol edilen adresler arasında yer aldı.
Ancak TİM'in açıklamasında özellikle altı çizilen bir detay vardı: “Arama sırasında aileden kimse evde bulunmuyordu. Evde yalnızca görevli bir personel vardı.” Bu da, bazı medya organlarında yer alan “aile büyük panik yaşadı” ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor.
TİM ayrıca, Mustafa Gültepe’nin Can Holding’in sahipleri ya da yöneticileriyle herhangi bir kişisel ya da ticari ilişkisinin bulunmadığını da açıkça ifade etti. Bu detay, Gültepe'nin adının neden bu sürecin bir parçası haline getirildiği sorusunu beraberinde getiriyor.
Yasal süreç devrede: İçişleri Bakanlığı inceleme başlattı
Gelişmeler bununla sınırlı değil. İddiaların kamuoyunda geniş yankı bulmasının ardından İçişleri Bakanlığı da devreye girerek konuya ilişkin inceleme başlattı. Bakanlık tarafından görevlendirilen müfettişlerin, aramanın yasal dayanaklarını ve operasyonun detaylarını araştıracağı belirtildi.
TİM, yaptığı açıklamada “Mustafa Gültepe dışında kimsenin konu hakkında açıklama yapma yetkisi yoktur. Resmî belgeye dayanmayan her türlü iddia ve habere karşı yasal haklarımızı kullanacağız” diyerek net bir duruş sergiledi.
Bu gelişme, kamuoyunda “bir telefon sinyaliyle masum kişilerin evine baskın mı yapılıyor?” sorusunu gündeme taşıdı. Teknolojik iz sürmenin sınırları ve bu süreçlerin bireylerin özel yaşamına etkileri yeniden tartışmaya açıldı.