Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir büyümeyi sağlamaya yönelik atılan adımların meyvelerini verdiğini belirterek, cari dengede elde edilen kazanımların kalıcı hale getirilmesi için kapsamlı bir dönüşüm süreci başlattıklarını ifade etti. Bakan Şimşek’in açıklamaları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan temmuz ayı ödemeler dengesi verilerinin ardından geldi.
TCMB verilerine göre temmuz ayında cari işlemler dengesi 1,8 milyar dolar fazla verirken, yıllık cari açık 18,8 milyar dolara geriledi. Bu gelişme, ekonomide dış kaynak ihtiyacının azaldığı ve Türkiye'nin dış finansmana olan bağımlılığında önemli bir düşüş yaşandığına işaret ediyor. Şimşek’in sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalar ise yalnızca rakamlardan ibaret değil; Türkiye ekonomisinin geleceğine dair stratejik vizyonun ipuçlarını da içeriyor.
dış borçta güven artıyor: reel sektör ve bankalar güç kazanıyor
Bakan Şimşek’in dikkat çektiği bir diğer önemli veri, dış borç çevirme oranları oldu. 2024 yılının ilk 7 ayında reel sektörün dış borç çevirme oranı %163, bankaların ise %227 olarak gerçekleşti. Bu oranlar, küresel finans piyasalarının Türkiye'ye olan güveninin arttığını ve yatırımcıların ülke ekonomisine yönelik algılarının olumluya döndüğünü ortaya koyuyor.
Dış finansman kalitesinde yaşanan bu artış, Türkiye’nin artık kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli ve kalıcı ekonomik kazanımlara odaklandığını gösteriyor. Özellikle enerji ve teknoloji yatırımları ile ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi, orta vadede Türkiye ekonomisinin kırılganlığını azaltacak stratejik hamleler arasında yer alıyor.
cari açık hedefi net: sürdürülebilir büyüme ve düşük açıkla istikrar sağlanacak
Üçüncü çeyrekte dış ticaret açığında gözlemlenen daralma ve turizm gelirlerindeki artış, Türkiye’nin cari denge performansına pozitif katkı sağladı. Bu gelişmelerin ışığında, 2025 yılı için cari açığın GSYH'ye oranının %1,4 seviyesinde kalması bekleniyor. Bu oran, birçok gelişmekte olan ülke için oldukça sağlıklı kabul edilen bir düzey.
Bakan Şimşek, bu hedeflere ulaşmanın yalnızca makroekonomik politikalarla değil, aynı zamanda yapısal reformlarla mümkün olabileceğini vurguladı. Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artırmak için verimlilik esaslı bir ekonomik yapıya geçiş planladıklarını belirten Şimşek, dijitalleşme ve teknolojik dönüşüm süreçlerine de öncelik verileceğini ifade etti.
üretim odaklı dönüşüm ve yapısal reformlarla yeni bir ekonomik hikâye yazılıyor
Türkiye ekonomisinde yalnızca borçlanma değil, üretim modelinde de köklü bir değişim hedefleniyor. Bakan Şimşek, verimlilik artışı, teknoloji odaklı yatırımlar ve yüksek katma değerli üretim gibi alanlarda atılacak adımların, ekonominin kırılganlığını azaltacağını ve dış finansman ihtiyacını kalıcı olarak düşüreceğini söyledi.
Bu vizyon doğrultusunda, sanayi politikaları yeniden şekillendiriliyor, ihracat stratejileri güncelleniyor ve özellikle KOBİ'ler başta olmak üzere özel sektörün dönüşüm sürecine entegrasyonu sağlanıyor. Şimşek’in liderliğinde yürütülen bu süreç, sadece ekonomik göstergeleri değil, aynı zamanda toplumun genel refah düzeyini de yükseltmeyi amaçlıyor.
ekonomik güven ortamı yeniden inşa ediliyor
Mehmet Şimşek’in göreve geldiği günden bu yana sürdürdüğü rasyonel politikalar ve piyasa dostu yaklaşımlar, Türkiye’ye olan uluslararası güvenin yeniden tesis edilmesini sağladı. Bu güven ortamı, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların uzun vadeli yatırım kararlarını olumlu etkiliyor.
Cari dengenin iyileştirilmesi, dış finansman kalitesinin artırılması ve sürdürülebilir büyüme gibi hedeflerle şekillenen bu yeni ekonomi politikası, Türkiye'nin küresel ölçekte daha rekabetçi ve dirençli bir ekonomi haline gelmesini amaçlıyor.