SOCAR Türkiye, 2020-2024 yılları arasında gerçekleştirdiği kurumsal sosyal sorumluluk projelerini kapsayan Sosyal Etki Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Bu beş yıllık süreçte yalnızca finansal yatırımlar değil, topluma dokunan gönüllü hareketler, çevreye duyarlı girişimler ve eğitim destekleriyle güçlü bir sosyal etki yaratıldı. “Önce İnsan” anlayışıyla yürütülen projeler, bireylerin yaşamına dokunmanın ötesine geçerek kalıcı değer üretmeye odaklandı.
Her 1 yatırım, 3 kat sosyal değer üretti
Raporda dikkat çeken Sosyal Getiri Analizi (SROI) verileri, yapılan sosyal yatırımların etkinliğini sayısal verilerle ortaya koyuyor. Yapılan her 1 birimlik yatırımın yaklaşık 3 birimlik sosyal değer oluşturduğu saptandı. Bu sonuç, SOCAR Türkiye’nin yalnızca ekonomik değil, sosyal alanda da güçlü bir dönüşüm aktörü olduğunu gözler önüne serdi. Özellikle Aliağa bölgesindeki gönüllülük temelli çalışmalar, bölge halkının yaşam kalitesine doğrudan katkı sağladı.
Gönüllülük kültürü: yalnızca yardım değil, dönüşüm
SOCAR Türkiye Gönüllüleri’nin projelerdeki rolü, raporun en çarpıcı bulguları arasında yer aldı. Gönüllülerin %91’i duygusal olarak kendilerini daha iyi hissettiklerini belirtirken, %81’i profesyonel becerilerinde gelişme yaşadıklarını ifade etti. Bu bulgular, gönüllülüğün toplumla birey arasında karşılıklı fayda sağlayan bir köprüye dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Eğitimde eşit fırsatlar için çok paydaşlı iş birlikleri
SOCAR Türkiye, eğitim alanında yürüttüğü projelerde özellikle kız çocuklarının desteklenmesini öncelik haline getirdi. Okul ve kütüphane yardımları, mesleki ve dijital eğitimler, 15 farklı sivil toplum kuruluşuyla iş birliği içinde yürütüldü. Bu projeler, yalnızca eğitim değil, sosyal hareketlilik açısından da umut verici bir gelecek inşa etti.
Doğaya verilen söz tutuldu
Çevresel sürdürülebilirlik SOCAR Türkiye’nin stratejisinde sadece bir başlık değil, bir yaşam felsefesi olarak konumlanıyor. Beş yıl içinde 400 binden fazla fidan toprakla buluşturuldu, 16 park yenilendi, kıyı temizlikleriyle çevreye duyarlılık arttırıldı. Tüm bu çalışmalar, toplumun çevreye olan ilgisini ve sorumluluğunu da artırdı.
Afet anında yalnız bırakmayan şirket
6 Şubat depremleri başta olmak üzere pek çok afette SOCAR Türkiye Gönüllüleri sahaya indi. Ayni ve nakdi yardımların yanı sıra şirket çalışanlarının bireysel destekleri, toplumsal dayanışmanın kurumsal bir örneği olarak hafızalarda yer etti. Bu hızlı müdahale ve kalıcı destek, kurumsal sorumluluğun kriz anlarında nasıl gerçek bir faydaya dönüştüğünü gösterdi.
Sağlık yatırımlarıyla erişimi kolaylaştırdı
Aliağa Devlet Hastanesi’nde yapılan kapasite artışı ve yeni yanık ünitesinin kurulması, yalnızca altyapıyı güçlendirmekle kalmadı; aynı zamanda bölge halkının sağlık hizmetlerine erişimini de artırdı. Sağlık alanında yapılan yatırımlar, bireysel yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli adımlar arasında yer aldı.
Sporla gelişen çocuklar, güçlenen aileler
Petkim Spor Kulübü bünyesinde hayata geçirilen spor okulları ve yaz etkinlikleri, çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimini destekledi. Velilerin %88’i bu projelerin aile içi ilişkileri ve refah düzeylerini olumlu etkilediğini belirtirken, çocukların %92’sinde kişisel ve sosyal gelişim gözlemlendi. Bu bulgular, sporun yalnızca fiziksel değil, psikolojik ve sosyal bir dönüşüm aracı olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Sadece sonuç değil, bir gelecek vizyonu
SOCAR Türkiye’nin raporunda dikkat çeken bir diğer unsur ise, sosyal etkinin yalnızca ölçülen sonuçlarla sınırlı görülmemesi. Şirket, bu etkiyi sürdürülebilir kalkınma vizyonunun ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Her bir sosyal proje, uzun vadeli bir gelecek stratejisinin yapıtaşları olarak ele alınıyor.
Stratejik sosyal sorumluluk anlayışı
SOCAR Türkiye, toplumsal faydayı yalnızca bir yükümlülük değil, kurumsal stratejinin bir parçası olarak tanımlıyor. Bu yaklaşım, şirketin sosyal etki projelerini geçici çözümler yerine, kalıcı toplumsal dönüşüm odaklı yatırımlar olarak konumlandırmasını sağlıyor. Gönüllülük, eğitim, çevre ve sağlık başlıklarında yapılan çalışmalar; şirketin “Önce İnsan” değerini yalnızca söylemde değil, uygulamada da yaşattığını net biçimde gösteriyor.
