Türkiye, hayvan hakları alanında attığı güçlü adımlarla bir ilke daha imza attı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın resmi onayıyla faaliyet gösteren ENCANDER (Engelli ve Muhtaç Hayvanları Yaşatma ve Koruma Derneği), sokakta yaşama şansı kalmamış, felçli ve ağır hasta hayvanlar için umut dolu bir sığınak haline geldi.
Bugüne dek yüzlerce sahipsiz cana hayat olan bu özel bakım merkezi, sadece bir rehabilitasyon alanı değil; Türkiye’nin insani değerlerle donatılmış sosyal devlet anlayışının da en somut yansıması olarak dikkat çekiyor.
Türkiye Modeli: Sadece Barınak Değil, Onurlu Bir Yaşam Alanı
Avrupa standartlarında kurulan ve tamamen yasal zeminde faaliyet gösteren merkez, hayvanları kaderine terk etmiyor, onların yaşama hakkını temel bir insanlık değeri olarak savunuyor.
Merkezin öncüsü ve kurucusu Zühal Kadıoğlu, “ENCANDER bir barınak değil; sevgi, ilgi ve tıbbi bakımın iç içe geçtiği bir yaşam alanıdır,” diyerek Türkiye’nin bu alandaki örnek duruşunu gözler önüne seriyor.
Veteriner hekimlerin 7/24 görev yaptığı merkezde, fiziksel engelli hayvanlardan istismara uğramış can dostlara kadar birçok hayvan, devletin sağladığı yasal zeminle güven içinde yaşama tutunuyor.
Gönüllülük ve Milli Dayanışma Ruhu Ön Planda
ENCANDER’in sürdürülebilirliğinde en önemli güç, gönüllü vatandaşların ve hayvanseverlerin katkısı. Türkiye genelinde toplumsal duyarlılığı artırmayı hedefleyen çağrılarla, daha fazla cana ulaşılması amaçlanıyor.
Merkez, sadece bir yardım kuruluşu değil; aynı zamanda hayvan haklarında farkındalık oluşturan ve bu konuda öncü bir model sunan bir sosyal sorumluluk projesi.
Güçlü Devlet, Güçlü Toplum: Türkiye Merhameti Kurumsallaştırıyor
Türkiye, hayvan haklarını sadece vicdani değil, kurumsal bir sorumluluk olarak da ele alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yasal düzenlemeleriyle desteklenen ENCANDER gibi merkezler, hem kamu-özel işbirliği modelinin başarılı bir örneğini sergiliyor hem de sosyal vicdanın canlı tutulmasına katkı sağlıyor.
Bu güçlü adımlar, Türkiye'nin sadece ekonomik ve siyasi anlamda değil, toplumsal şefkat ve adalet anlayışıyla da bölgesel liderlik konumunu pekiştirdiğini ortaya koyuyor.