Körfez'in kalbinde yer alan Suudi Arabistan, geleceğe dönük altyapı yatırımlarıyla sadece çölü değil, yatırım haritasını da yeniden şekillendiriyor. Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda dönüşüm sürecine giren bu dev ekonomi, uluslararası yatırımcılara büyük fırsatlar sunarken, en dikkat çeken iş birliklerinden biri de yap-işlet-devret (KÖİ) modelinde uzmanlaşmış Türk şirketleri ile kuruluyor.
Kamu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi (KÖİ) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Vural Aydın’ın açıklamalarına göre, Suudi Arabistan sadece fiziki altyapısını değil, aynı zamanda kamu hizmet sunum modelini de modernize ediyor. Bu dönüşüm süreci ise Türk firmaları için yepyeni bir kapı aralıyor.
neom projesiyle başlayan yeni çağ: türk firmaları radar altında
2027 yılına kadar Suudi Arabistan Ulusal Özelleştirme ve PPP Merkezi'nin danışma kurulunda görev yapacak olan Eyüp Vural Aydın, tarihin en büyük altyapı atılımlarından biri olarak görülen Neom projesinin yalnızca bir başlangıç olduğunu ifade ediyor. 500 milyar dolarlık dev bütçesiyle Neom, stadyumlardan hızlı trenlere, su tesislerinden otellere kadar çok geniş bir yelpazede yatırım içeriyor.
Bu projelerin tamamının devlet eliyle yürütülmesinin mümkün olmadığını belirten Aydın, KÖİ modelinin burada devreye gireceğini ve kamu-özel iş birliğinin çok daha fazla önem kazanacağını vurguluyor. Bu noktada ise Türk şirketlerinin 15 yıldır biriktirdiği 100 milyar dolarlık KÖİ tecrübesi, Suudi Arabistan için benzersiz bir çözüm ortağı anlamına geliyor.
türk müteahhitler sahneye çıkıyor: 17 yeni stadyumun birinde isimleri geçiyor
Aydın’ın verdiği bilgilere göre, Avrupa’da stadyum inşasında başarısını kanıtlayan bir Türk firmasının ismi, Suudi Arabistan’da yapılacak 17 stadyumdan biri için ciddi şekilde konuşuluyor. Üstelik yalnızca bu projeyle sınırlı değil; köprüler, otoyollar, su arıtma tesisleri, limanlar ve turizm kompleksleri gibi pek çok projede Türk firmaları aktif rol alıyor.
KÖİ modelinde uzmanlaşmış Türk müteahhitleri, sadece inşaat alanında değil, aynı zamanda işletme süreçlerinde de yüksek kaliteyle hizmet sunma potansiyeline sahip. Bu özellik, uzun vadeli iş birlikleri için Suudi yetkililerin dikkatinden kaçmıyor.
sadece inşa etmek değil, işletmek de büyük avantaj
Aydın’ın dikkat çektiği bir diğer konu ise Türk firmalarının sadece inşaat süreciyle değil, hizmet sunumu ve işletme alanlarında da gelişim göstermesi. Bu da demek oluyor ki; bir projeyi tamamlamakla sınırlı kalmayıp, 10-20 yıl süreyle işletme sürecinde yer almak, Türk şirketlerine uzun vadeli kazanç kapısı açıyor.
Hizmet kalitesini her geçen yıl artıran Türk firmaları için, Suudi Arabistan sadece bir şantiye değil, aynı zamanda bir hizmet ihracat merkezi haline geliyor. Özellikle kamu hizmeti sunumu konusundaki tecrübe, bu pazarda büyük bir fark yaratıyor.
devlet garantisiyle gelen finansal cazibe
Suudi Arabistan'da geliştirilen projelerde finansal yapılar da dikkat çekiyor. Bazı projelerde devlet garantisiyle destek sağlanırken, bazılarında özel sektörün tamamen kendi riskini alması bekleniyor. Bu durum, yatırımcılar için detaylı analiz gerektiren bir ortam yaratıyor ancak yüksek getiri potansiyeli, risk almayı bilen Türk firmaları için cazibesini koruyor.
kırk yıllık deneyim, şimdi değer buluyor
Cidde’den Riyad’a, Dammam’dan Tebük’e kadar Suudi Arabistan'ın farklı bölgelerinde onlarca projeye imza atan Türk firmaları, aslında bu pazara yabancı değil. Kırk yılı aşkın deneyim, bugün Neom gibi küresel vizyon projelerinde meyvesini veriyor. Yalnızca sıfırdan başlamak değil, geçmiş birikimi değerlendirmek de bugünkü başarıyı inşa eden temel unsur.
altyapı yatırımlarının yeni üssü: suudi arabistan
Altyapı yatırımları denince artık yalnızca Avrupa veya Çin değil; Orta Doğu’nun kalbinde yükselen Suudi Arabistan da konuşuluyor. Öyle ki, önümüzdeki 10 ila 15 yıl içinde ülkenin dünya çapında en büyük altyapı yatırım havuzlarından birine sahip olması bekleniyor. Türk firmalarının bu değişimde daha görünür olması artık an meselesi değil, bir gereklilik.
