Enerji alanında küresel ölçekte yaşanan dönüşüm, Türkiye’yi kapsamlı bir enerji stratejisi oluşturmaya zorlarken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, St. Petersburg’da verdiği mesajlarla Türkiye’nin yeni enerji vizyonunu net bir şekilde ortaya koydu. Elektrifikasyonun hızla arttığı bir dünyada, sürdürülebilir, güvenilir ve uygun maliyetli enerji ihtiyacına dikkat çeken Bayraktar, Türkiye’nin yalnızca bugünü değil, geleceğin enerji taleplerini de öngören yatırımlar yaptığını vurguladı.
2050’ye kadar elektrik talebi 3 katına çıkacak
Bayraktar’ın açıklamalarına göre Türkiye, 2050’li yılların başında bugünkü elektrik talebinin en az üç katı kadar bir tüketimle karşı karşıya kalacak. Bu talep artışını yönetecek en önemli unsur ise elektrik üretim altyapısının çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi olacak. Özellikle yapay zeka, veri merkezleri, soğutma sistemleri ve elektrikli araçlar gibi yeni tüketim alanları, enerji arzının kesintisiz ve uygun fiyatlı olmasını daha da önemli hale getiriyor.
Elektrik ihtiyacının bu kadar artması, yalnızca arz güvenliğini değil, aynı zamanda fiyat rekabetçiliğini de bir zorunluluk haline getiriyor. Bayraktar, bu kapsamda enerji sisteminin kapsayıcı, esnek ve dengeli bir yapıya kavuşması gerektiğini belirtiyor.
yenilenebilirde büyük potansiyel: hedef 120 gigavat
Türkiye, 2035 yılına kadar güneş ve rüzgar enerjisinde toplamda 120 gigavat kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. Güneş, rüzgar, deniz üstü rüzgar, jeotermal ve biyokütle gibi kaynakların önemi her geçen gün artarken, bu alanlardaki yatırımların hem enerji bağımsızlığına katkı sunduğu hem de düşük maliyetli enerji üretimini mümkün kıldığı ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına da atıfta bulunan Bayraktar, yenilenebilir enerji kapasitesinin 2035’e kadar 4 kat artırılacağını hatırlattı.
nükleer enerjide 2050 vizyonu: 20 gigavat üretim kapasitesi
Türkiye’nin uzun vadeli enerji projeksiyonunda nükleer enerji de önemli bir yer tutuyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nde dört reaktörle başlayan süreç, Sinop ve Trakya’daki yeni santral planlarıyla büyüyor. Toplamda 12 büyük reaktör ve küçük modüler reaktörlerle birlikte 2050’ye kadar 20 gigavat nükleer enerji kapasitesi hedefleniyor.
Bu yatırımlar, yalnızca arz güvenliğini değil, aynı zamanda karbonsuz enerji üretiminin artmasını da sağlayacak.
doğal gaz hala vazgeçilmez: arz güvenliği için boru hattı ve LNG yatırımları
Elektrik üretiminin çeşitlendirilmesine rağmen doğal gaz Türkiye için stratejik önemini koruyor. 2025 yılında doğal gazdan elektrik üretim kapasitesine 1 gigavatlık ekleme yapılacak. Hâlihazırda 25 gigavat olan kurulu güç, bu yatırımlarla daha da artacak.
Türkiye, doğal gaz ihtiyacını Rusya, İran, Azerbaycan gibi ülkelerden boru hatlarıyla karşılarken, aynı zamanda ABD ve Katar gibi kaynaklardan LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ithalatı da gerçekleştiriyor. 2016'dan bu yana LNG gazlaştırma altyapısına yapılan yatırımlarla kapasite yaklaşık 5 kat artırıldı. Artan LNG arzı sayesinde Türkiye, hem arz kaynaklarını çeşitlendiriyor hem de rekabetçi fiyat avantajı elde ediyor.
türkakım ve tanap projeleriyle bölgesel enerji merkezi olma yolunda
Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlama hedefi yalnızca ulusal düzeyde değil, bölgesel ölçekte de önem taşıyor. TürkAkım ve TANAP gibi projeler, Türkiye’nin yalnızca enerji tüketicisi değil, aynı zamanda bölgeye enerji sağlayan bir merkez olma stratejisinin parçası.
Bu stratejik yatırımlar sayesinde Türkiye, Güneydoğu Avrupa’ya da enerji güvenliği sunan bir ülke konumuna yükseliyor.
petrol ve doğalgaz aramalarında yeni hedefler
Enerji arzında dışa bağımlılığı azaltmak için Karadeniz ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere farklı bölgelerde deniz üstü arama faaliyetleri artırılırken, Somali ve Pakistan gibi ülkelerde de yeni petrol ve doğal gaz arama yatırımları gündemde.
Türkiye, yalnızca üretim (upstream) değil, taşıma (midstream) ve dağıtım (downstream) süreçlerinde de entegre bir enerji altyapısı oluşturma yolunda ilerliyor.