Ankara’da tarihi bir protokole imza atıldı. Türkiye Madenciler Derneği (TMD) ile Kanada Madenciler Birliği (MAC) arasında gerçekleştirilen anlaşmayla, madencilik sektörünün geleceğini şekillendirecek çevresel ve sosyal sorumluluk kriterleri ortak zemin kazandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü Arslan Narin, TMD Başkanı Mehmet Yılmaz ve MAC Başkanı Pierre Gratton’ın katılımıyla gerçekleşen törende, "Sürdürülebilir Madenciliğe Doğru" (TSM) programının Türkiye’de de uygulanmaya başlanacağı duyuruldu.
TSM ile madencilikte gönüllülük esasına dayalı dönüşüm başlıyor
TSM (Towards Sustainable Mining) programı, Kanada başta olmak üzere 12 ülkede uygulanıyor ve madencilik firmalarına şeffaflık, hesap verebilirlik ve bağımsız denetim mekanizmaları getiriyor. Bu programın Türkiye’ye uyarlanmasıyla, sektör içi denetim anlayışının gelişmesi ve toplumsal beklentilerin daha etkin karşılanması hedefleniyor.
TMD Başkanı Mehmet Yılmaz, bu adımı "önce insan ve çevre, sonra madencilik" anlayışının doğal bir yansıması olarak niteledi. Programın şirketlerin yalnızca çevresel performansını değil, sosyal etkilerini de ölçümleyeceğini belirten Yılmaz, bu sayede topluma karşı daha duyarlı bir sektör yapılanmasının mümkün olacağını ifade etti.
Yılmaz ayrıca, TMD’nin üyeleri üzerinde yaptırım gücü olmadığını ancak gönüllülük esasına dayalı bir rehberlik misyonu üstleneceğini vurgulayarak, sürdürülebilirliğe gönülden bağlı şirketlerin bu süreçte öncü rol oynayacağını söyledi.
Kritik minerallerde küresel yarış kızışıyor: Türkiye sürdürülebilirlik kozunu oynuyor
MAC Başkanı Pierre Gratton, küresel ölçekte kritik minerallere olan talebin katlanarak arttığını ve bu süreçte yalnızca sorumlu madencilik uygulayan ülkelerin uzun vadede kazançlı çıkacağını belirtti. Gratton, Türkiye ile yapılan işbirliğinin yalnızca teknik bir protokol değil, stratejik bir dostluk adımı olduğunu söyledi.
Kanada'nın da kendi içinde zorluklar yaşadığını açıkça dile getiren Gratton, “Bu nedenle müttefik ülkelerle ilişkilerimizi güçlendirmeye kararlıyız. Türkiye ile olan bu işbirliği, geleceğe dönük önemli bir yatırım” dedi.
Sektörün geleceği artık yalnızca ekonomik değil, etik sorularla da şekilleniyor
MAPEG Genel Müdürü Arslan Narin ise konuşmasında madenciliğin artık sadece üretim odaklı bir faaliyet olmadığını, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğin de temel kriterler haline geldiğini vurguladı. Denetimlerin sorumlu madencilik ilkeleri doğrultusunda artırıldığını belirten Narin, bu protokolün Türkiye’de sürdürülebilir madencilik anlayışının yaygınlaşmasında milat olacağına dikkat çekti.
Narin’in şu ifadeleri dikkat çekiciydi: “TMD’nin kendi inisiyatifiyle bu süreci başlatması, sektör adına cesur bir adım. Artık yalnızca devlet değil, sektörün kendisi de sorumluluk alıyor.”
Bu gelişmeyle birlikte Türkiye, madencilik sektöründe hem yerel hem de uluslararası düzeyde rekabetçi kalmak için yalnızca teknolojiye değil, etik değerlere de yatırım yapmaya hazırlanıyor.