Yeni Birlik Gazetesi
49,5729 %-0.06
56,7693 %-0.04
28,2500 %0.46
3.812.413 %-2.525
Yeni Birlik Gazetesi Ekonomi Türkiye yüksek gelirli ülkeler sınıfına mı giriyor? İşte 2025 verileri

Türkiye yüksek gelirli ülkeler sınıfına mı giriyor? İşte 2025 verileri

Türkiye, kişi başı gelirde 17 bin dolara yaklaşarak yüksek gelirli ülkeler grubuna girme eşiğine geldi.

MUHABİR: Gökhan Erek

Türkiye ekonomisi, son dönemde gösterdiği dirençli büyüme performansıyla dikkat çekiyor. 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık bazda %4,8 büyüyen ekonomi, uluslararası kriterlerde yüksek gelirli ülkeler grubuna girme eşiğine geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bu performansın yalnızca rakamsal bir başarı değil, aynı zamanda istikrarlı politikaların ve stratejik dönüşümlerin bir sonucu olduğunu vurguluyor.

ekonomik sıçrama: 20 çeyrektir kesintisiz büyüme

Türkiye ekonomisi, son beş yılda zorlu iç ve dış dinamiklere rağmen 20 çeyrektir aralıksız büyümeyi sürdürüyor. 2025’in ikinci çeyreğinde açıklanan verilere göre, inşaat sektörü %10,9 gibi çarpıcı bir oranda büyüyerek ekonomiye güçlü bir katkı sağladı. Hizmetler sektörü, sanayi ve yatırımlardaki toparlanma ise bu tabloyu tamamlayan diğer önemli unsurlar arasında.

OECD ortalaması %1,7 iken Türkiye’nin %4,8’lik büyüme kaydetmesi, küresel çapta dikkat çeken bir ayrışma olarak değerlendiriliyor. Avro Bölgesi’nin ise %1,4 büyüdüğü göz önüne alındığında, Türkiye’nin performansı daha da çarpıcı hale geliyor.

2025’te kişi başına gelir 17 bin dolara dayanacak

Uluslararası gelir sınıflandırmalarına göre, Dünya Bankası’nın yüksek gelirli ülkeler tanımı, kişi başı milli gelirin 13.845 doların üzerine çıkmasını gerektiriyor. 2024 yılı verilerine göre Türkiye’nin kişi başı geliri 15.325 dolar, 2025’in ikinci çeyreği itibarıyla ise yıllıklandırılmış olarak 17 bin dolara yaklaştı. Bu tablo, Türkiye’nin sadece ekonomik değil aynı zamanda istatistiki olarak da sınıf atlamakta olduğunu ortaya koyuyor.

Yılmaz, bu gelişmeleri değerlendirirken yalnızca makro göstergelere değil, aynı zamanda gelir dağılımı, istihdam ve üretim dengesine de vurgu yapıyor. Özellikle işgücü ödemelerinin milli gelire oranı %35,9’a çıkarak tarihin en yüksek seviyesine ulaşmış durumda.

politika kararlılığı: enflasyonla mücadele yatırımı durdurmadı

Yılın ikinci çeyreğinde kamu tüketimi %5,2 azalırken, sabit sermaye yatırımları %8,8 oranında artış gösterdi. Makine ve teçhizat yatırımları ise %9,3 büyüdü. Bu tablo, enflasyonla mücadele için uygulanan sıkı mali politikaların yatırım cephesinde sert bir duraksamaya neden olmadığını, aksine dengeli bir yapı inşa edildiğini gösteriyor.

Sanayi sektörü %6,1, hizmet sektörü %5,2 büyürken, tarım sektörü iklimsel nedenlerle %3,5 küçülme yaşadı. Ancak toplam tablo, ekonominin üretim, tüketim ve yatırım dengesiyle güçlü bir duruş sergilediğini ortaya koyuyor.

ulusal hesap sisteminde reform: daha güvenilir veri, daha güçlü ekonomi

TÜİK tarafından gerçekleştirilen ana revizyon ile Ulusal Hesaplar Sistemi, Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirildi. Bu güncellemeyle birlikte 1995 yılından itibaren tüm seriler revize edildi. Amaç, yalnızca daha güncel ve detaylı veri üretmek değil; aynı zamanda ekonomik karar alma süreçlerinde uluslararası karşılaştırılabilirliği artırmak.

Yeni veri setiyle birlikte 2025 yılı büyüme ve gelir rakamlarının daha sağlıklı yorumlanması mümkün hale gelirken, Türkiye’nin orta ve uzun vadeli planlamalarına yön verecek istatistiki temel de güçlendirildi.

gelecek projeksiyonu: odak üretim, yatırım ve ihracat

Yılmaz, açıklamasının sonunda 2026-2028 Orta Vadeli Program ile yeni hedeflerin belirlenmekte olduğunu ve bu süreçte dayanıklı, sürdürülebilir ve rekabetçi bir ekonomik yapı kurmaya odaklanacaklarını belirtti. Uygulanan politikaların sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirdiğini ifade etti.

Türkiye, yüksek gelirli ülkeler kulübüne katılma yolunda son virajı dönüyor. 17 bin dolara yaklaşan kişi başı milli gelir, bu hedefin yalnızca bir umut değil, artık güçlü bir olasılık haline geldiğini gösteriyor.