Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, ekonomide derinleşen kuraklık tehdidinden Kafkasya üzerinden uzanacak Zengezur Koridoru’na kadar birçok stratejik konuya dikkat çekti. ATO Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen olağan meclis toplantısında konuşan Baran, Türkiye'nin hem çevresel hem de jeopolitik dengeleri doğru yönetmesi gerektiğini vurguladı.
Kuraklık meselesi Baran’ın gündeminin en üst sıralarındaydı. Yaz boyunca artan sıcaklıklarla birlikte barajlardaki su rezervleri kritik seviyelere kadar düştü. Bu durumun yalnızca tarımı değil, sanayi üretimini ve günlük yaşamı da tehdit ettiğini belirten Baran, Türkiye'nin kaynak kullanımında artık “sürdürülebilirlik” kavramını merkezine alması gerektiğini ifade etti. “Kaynaklarımız sınırsız değil, tasarrufu yaşam biçimi haline getirmeliyiz” diyerek çağrıda bulundu.
Ancak toplantının en dikkat çeken kısmı, Baran’ın Zengezur Koridoru hakkındaki değerlendirmeleriydi. Baran’a göre bu koridor, sadece bir ulaşım hattı değil; aynı zamanda Türkiye’nin ticari bağımsızlığına atılacak dev bir adım.
Zengezur Koridoru: yeni bir ipek yolu mu?
Zengezur Koridoru’nun yalnızca karayolu değil, aynı zamanda demiryolu, doğalgaz ve petrol boru hatları ile fiber optik iletişim altyapısı içereceğini belirten Baran, Türkiye'nin bu projeyle Kafkasya’ya doğrudan bağlanacağını ifade etti. Hazar ve Akdeniz havzaları arasında kurulacak bu yeni hat sayesinde lojistik maliyetlerin düşmesi, ticaret yollarının çeşitlenmesi ve Türkiye’nin transit gücünün artması bekleniyor.
Bu yeni hat, Türkiye’nin doğrudan Azerbaycan üzerinden Orta Asya ve Çin’e kadar uzanan büyük bir ekonomik koridora dahil olmasını sağlayabilir. Baran’a göre bu gelişme, sadece bir ulaşım projesi değil; aynı zamanda Türkiye’nin küresel rekabetteki rolünü yeniden tanımlayacak bir fırsat.
“Zengezur, Türkiye’nin Avrasya’daki etki alanını genişletecek bir geçiş kapısıdır” diyen Baran, bölgedeki dengelerin bu koridorla birlikte değişebileceğini söyledi. Türkiye'nin lojistik ve enerji açısından merkezi bir oyuncuya dönüşmesi, hem dış yatırımları artırabilir hem de bölgesel iş birliklerini derinleştirebilir.
Gazze çağrısı: sessiz kalınmamalı
Toplantının sonunda Baran, yalnızca Türkiye’nin iç gündemine değil, küresel vicdana da seslendi. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü saldırılara karşı uluslararası toplumun artık harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. “Hiçbir siyasi hesap, bir annenin gözyaşından kıymetli değildir” diyerek, özellikle Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası kuruluşlara acil müdahale çağrısında bulundu.
Baran’ın açıklamaları, hem Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek stratejik projelere hem de insan hakları temelindeki küresel krizlere karşı net bir duruşu yansıtıyor. Zengezur Koridoru üzerinden ticaretin yeniden yapılandığı bir dönemde, Türkiye’nin hem çevresel tehditleri hem de bölgesel fırsatları birlikte yönetme becerisi, önümüzdeki yıllarda ülkenin kaderini belirleyebilir.