ABD Temsilciler Meclisi, ülkenin 2026 yılına ait savunma harcamalarını düzenleyen 901 milyar dolarlık Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA) tasarısını kabul ederek Senato’ya gönderdi. 312 “evet” ve 112 “hayır” oyuyla onaylanan 3 bin 86 sayfalık dev tasarı, Senato’dan da geçmesi halinde Başkan Donald Trump’ın onayına sunulacak. Trump’ın tasarıyı kısa sürede imzalaması bekleniyor.
Bütçede öne çıkan başlıklardan biri, ABD’nin Çin ve Rusya ile stratejik rekabetini artırmaya yönelik hamleler oldu. Bu çerçevede, Ukrayna’ya 400 milyon dolarlık güvenlik yardımı öngörülürken, bu fon ABD savunma şirketlerinden tedarik edilecek silah ve mühimmat için kullanılacak. Ayrıca, Pentagon’un Avrupa’daki asker sayısını 76 binin altına düşürmesi de yasa ile sınırlandırıldı.
NDAA tasarısı, Çin’e yönelik önlemleri de artırıyor. Amerikalıların ve ABD merkezli şirketlerin, Çin ile hassas teknolojiler içeren işlemleri Hazine Bakanlığı’na bildirme zorunluluğu getirilirken, bazı Çinli biyoteknoloji firmalarının federal fonlardan yararlanması yasaklanıyor.
Asya-Pasifik bölgesine yönelik stratejik destekler de dikkat çekiyor. Tayvan için 1 milyar dolar, Filipinler için ise 1,5 milyar dolarlık savunma fonu ayrıldı. Bu adımlar, bölgedeki ABD müttefiklerinin savunma kapasitesini artırmayı hedefliyor.
2026 savunma bütçesindeki en dikkat çekici değişikliklerden biri ise 2019’da yürürlüğe giren Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası'nın yürürlükten kaldırılması oldu.
Bu adım, Suriye’de Mart 2025’te kurulan Ahmed Şara liderliğindeki yeni yönetimin desteklenmesi ve ülkeye yabancı yatırımın yeniden yönlendirilmesi açısından kritik önem taşıyor.
Yasa tasarısı, aynı zamanda İsrail’e yönelik kapsamlı savunma desteğini de içeriyor. Demir Kubbe ve Davud’un Sapanı gibi füze savunma sistemlerinin finansmanı tam olarak sağlanırken, ABD’nin İsrail’in savunma ihtiyaçlarına üretim bazında ne ölçüde cevap verebildiğinin de düzenli olarak değerlendirilmesi öngörülüyor.
Son olarak tasarı, ABD’nin Irak’a karşı 1991 ve 2002 yıllarında aldığı Askeri Güç Kullanma Yetkisi’nin (AUMF) yürürlükten kaldırılmasını da içeriyor. Bu adım, Amerikan dış politikasında yeni bir dönemin işareti olarak değerlendiriliyor.