Dünyanın En Sade Lideri Artık Yok
Uruguay’ın 2010-2015 yılları arasında devlet başkanlığını yürüten José Mujica, 13 Mayıs’ta yaşamını yitirdi. Hayatı boyunca gösterişten uzak duruşu ve halkla iç içe yaşam tarzıyla hafızalarda yer eden Mujica, Latin Amerika’nın en dikkat çeken siyasi figürlerinden biri olarak tarihe geçti.
Gerilladan Cumhurbaşkanlığına Uzanan Bir Yolculuk
Genç yaşlarda Uruguay’ın Tupamarolar gerilla hareketinde yer alan Mujica, bu mücadelesi sırasında defalarca hapse girdi, işkence gördü, ancak inandığı yoldan sapmadı. 1985’te demokrasinin yeniden tesis edilmesiyle serbest bırakılan Mujica, siyaset sahnesine adım attı.
Milletvekilliği, bakanlık ve ardından devlet başkanlığı görevlerini üstlendi. 2010 yılında ülkesinin cumhurbaşkanı seçildiğinde 74 yaşındaydı. Başkanlık konutunda yaşamak yerine eşiyle birlikte mütevazı bir evde yaşamayı tercih etti, maaşının büyük kısmını hayır işlerine bağışladı ve sade yaşamını hiçbir zaman terk etmedi.
Latin Amerika’nın Ses Getiren Liderlerinden
Brezilya’dan Lula da Silva ve Venezuela’dan Hugo Chávez gibi dönemin güçlü liderleriyle aynı dönemde görev yapan Mujica, Latin Amerika solunun önemli bir temsilcisi olarak değerlendirildi. Ancak onun tarzı farklıydı; ideolojik saplantılardan uzak, pragmatik ve halkçı bir yönetim anlayışı sergiledi.
‘Yoksul Başkan’ Tanımını Reddeden Bilge
Mujica, “dünyanın en yoksul başkanı” unvanını her ne kadar reddetse de, sade yaşamı tüm dünyada hayranlık uyandırdı. “Yoksulluk, az şeye sahip olmak değil, bitmek bilmeyen bir tüketim arzusudur” sözleriyle modern dünyanın tüketim çılgınlığına karşı ders niteliğinde bir duruş sergiledi.
Vasiyet Gibi Sözler: “Ölüm Hayatın Tuzudur”
2020’de siyasetten çekilen Mujica, halkın gönlündeki yerini hep korudu. Kasım 2024’te siyasi varisi Yamandú Orsi’nin devlet başkanı seçilmesiyle birlikte, Frente Amplio hareketinin mirası güçlenerek devam etti.
Son röportajlarında ölüme karşı serinkanlı yaklaşımıyla dikkat çeken Mujica, “İnsan ölümün kaçınılmaz olduğunu biliyor. Ve belki de bu, hayatın tuzudur” sözleriyle, yaşama bakışını bir kez daha ortaya koydu.