Doğa ile Temas Eden Çocuklar Daha Az Hastalanıyor! İşte Bilimin Gözüyle Kirlenmenin Gücü
Modern yaşamın steril kalıplarında büyüyen çocuklar, toprakla temas etmeden, çevresel mikroplardan uzak şekilde gelişiyor. Eller dezenfektanlarla sürekli temizleniyor, oyunlar hijyenik alanlara sıkıştırılıyor. Ancak uzmanlar, bu "aşırı temizlik" anlayışının çocukların bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal SUAM Çocuk Gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Ayşe Merve Usta, doğayla temas eden çocukların daha dirençli ve ruhsal açıdan daha dengeli bireyler olarak büyüdüğünü vurguluyor.
Bağırsak mikrobiyotası: Görünmeyen koruyucular
Prof. Dr. Usta'ya göre, çocukların bağırsaklarında yaşayan trilyonlarca faydalı bakteri; sindirimden bağışıklığa, hatta ruh haline kadar birçok işlevde aktif rol oynuyor:
“Bağırsak mikrobiyotası sağlıklı olursa çocuk da sağlıklı olur. Bu mikroorganizmalar çocukluk döneminde doğru çeşitlilikle gelişirse, alerjilere ve kronik hastalıklara karşı koruma sağlar.”
Bu faydalı mikropların gelişmesi ise steril değil, çeşitli mikroplarla karşılaşarak bağışıklık sisteminin eğitilmesiyle mümkün oluyor.
Hijyen önemli ama dozunda olmalı
Aşırı temizlik anlayışının zararlarına dikkat çeken Prof. Dr. Usta, hijyen takıntısının çocukların mikrobiyal çeşitliliğini baskılayabileceğini belirtiyor. Hijyen ile kirlenme arasındaki dengenin iyi kurulması gerektiğini dile getiren Usta, şunları söylüyor:
“Çocukların temiz olması elbette güzel ama gerektiğinde toprakla oynamasına, evcil hayvanlarla temas kurmasına izin verilmeli. Aksi halde bağışıklık sistemi gelişmeden kalabilir.”
Doğayla büyüyen çocuk daha dirençli
Steril oyun alanları yerine bahçede, doğada vakit geçiren çocuklar; daha fazla çevresel mikropla karşılaşarak daha çeşitli bir bağırsak florası geliştiriyor. Prof. Dr. Usta bu konuda şu uyarıyı yapıyor:
“Hijyen hipotezine göre, çocuklukta az mikrop maruziyeti alerji, astım ve otoimmün hastalık riskini artırabilir. Bu yüzden kontrollü bir şekilde kirlenmek faydalıdır.”
Mutluluğun kaynağı da bağırsakta olabilir
Bağırsak ve beyin arasındaki ilişkiye dikkat çeken Usta, “Bağırsak ikinci beynimizdir. Serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasında da mikrobiyota rol oynar. Doğayla temas eden çocuklar, daha sakin ve mutlu olabilir” diyerek konunun ruhsal boyutuna da ışık tutuyor.
Hijyenin sınırları: Ne zaman durmalı?
Ailelerin aklındaki en büyük soru, hijyen sınırının nerede bitmesi gerektiği. Prof. Dr. Usta, şu basit ama etkili önerilerde bulunuyor:
El yıkama alışkanlığı; yemekten önce, tuvaletten sonra ve hasta biriyle temas sonrası mutlaka öğretilmeli.
Evde sabun ve su yeterlidir, dezenfektanlar sadece hastane gibi özel alanlarda kullanılmalı.
Antibakteriyel sabunların sık kullanımı tavsiye edilmez.
Gereksiz yere her yeri dezenfekte etmekten kaçınılmalı.
Doğumdan itibaren sağlıklı bağırsak için...
Prof. Dr. Usta, bağırsak sağlığının doğumla birlikte şekillendiğini belirtiyor. Normal doğum, anne sütü, az antibiyotik kullanımı ve çeşitli beslenme, sağlıklı mikrobiyotanın temel taşları arasında. Bununla birlikte; lifli gıdalar, mevsim sebze-meyveleri, yoğurt, kefir, turşu gibi fermente ürünler de bağışıklık sistemini besliyor.
Bir yanda hijyen, diğer yanda doğayla temas... Uzmanlar, ikisi arasında doğru dengeyi kuran ebeveynlerin, hem fiziksel hem ruhsal açıdan daha sağlıklı bireyler yetiştirebileceğini söylüyor. Gerektiğinde biraz kirlenmek, çocuklar için sadece eğlenceli değil, sağlık açısından da gereklilik olabilir.