İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Galeriler Eğitim Uzmanlardan uyarı: 0-6 yaş arası çocuklarda gelişimi tehdit eden 3 risk!”

Uzmanlardan uyarı: 0-6 yaş arası çocuklarda gelişimi tehdit eden 3 risk!”

0-6 yaş arası gelişimi ekran, ilgisizlik ve eğitim baskısı tehdit ediyor. Uzmanlar aileleri oyun, iletişim ve doğal beslenme konusunda uyarıyor.

Yeni Nesil Tehlike Altında: Çocuk Gelişimini Sessizce Bozan 3 Büyük Risk 1

Türkiye’de Erken Çocukluk Gelişimi Yeni Bir Krizle Karşı Karşıya

Aile yapısındaki dönüşüm, dijitalleşme ve akademik başarıya verilen öncelik, çocuk gelişimini doğrudan etkileyen unsurlar haline geldi. Uzmanlar, 0-6 yaş arasındaki kritik dönemde çocukların maruz kaldığı ekran süresi, yetersiz duygusal temas ve sistem baskısının, ilerleyen yaşlarda ciddi ruhsal ve zihinsel sorunlara yol açtığını belirtiyor.

Ekran Değil, Ebeveyn Göz Teması Geliştirir

Son TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 4 yaş altı çocukların %63’ü günde en az 2 saat televizyon, tablet veya telefona maruz kalıyor. Psikologlar, bu durumun çocuklarda geç konuşma, dikkat eksikliği, sosyal beceri zayıflığı ve öfke patlamalarına neden olduğunu belirtiyor. Ailelere ise şu uyarılar yapılıyor:

2 yaşına kadar ekrandan tamamen uzak tutun.

3-6 yaş arasında ekran süresi günlük 30 dakikayı geçmemeli.

Ekran yerine göz teması, yüz ifadesi ve sözel iletişim tercih edilmeli.

Oyun, Çocuğun En Doğal Öğrenme Alanıdır

Serbest oyun; çocuğun hayal kurma yeteneğini, problem çözme becerisini ve sosyal ilişkilerini geliştirir. Çamura dokunmak, yere oturmak, arkadaşlarıyla tartışmak ve barışmak, çocuğun hem karakterini hem zekâsını olgunlaştırır. Oyunla öğrenilen bilgi, kalıcıdır. Ancak birçok çocuk, kontrol altındaki ortamlarda yalnızca “temiz ve sessiz” oynamaya zorlanıyor. Bu, gelişimi sınırlayan büyük bir engel.

1 / 2
Yeni Nesil Tehlike Altında: Çocuk Gelişimini Sessizce Bozan 3 Büyük Risk 2

Minik Zihinler Yarışta: Oyun Çağında Sınav Korkusu Başlıyor

Anaokulu düzeyinde başlayan yarış, bazı çocuklarda okula başlamadan önceki süreçte stres, baş ağrısı, içe kapanıklık gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Eğitim adı altında test çözdürmek, ezber öğretmek ve çocuğu sınavlara hazırlamak, doğal öğrenme merakını yok ediyor. Oysa okul öncesi dönem, oyun ve keşif dönemi olmalı. Bilginin çocuğun ilgisine göre şekillendiği bu evredeki her baskı, iç motivasyonu zedeliyor.

Yetersiz Beslenme, Zihinsel Geriliğe ve Huzursuzluğa Yol Açıyor

Dengeli ve doğal beslenmeyen çocuklarda sıkça görülen demir eksikliği, omega-3 yetersizliği ve B12 düşüklüğü; öğrenme sürecini yavaşlatıyor, huzursuzluk ve dikkat dağınıklığına neden oluyor. Fast food alışkanlıkları ve düzensiz öğünler, sadece fiziksel sağlığı değil, bilişsel performansı da etkiliyor. Zihin, kaliteli beslenmeyle şekillenir.

Duygusal ve Sosyal Gelişimdeki Açık, Eğitim Hayatına Taşınıyor

İlk yıllarda yeterince ilgi görmeyen, kendini güvende hissetmeyen ya da duygularını ifade etmeyi öğrenemeyen çocuklar, okul çağında arkadaş ilişkilerinde zorlanıyor, öğretmene uyum sağlayamıyor ve başarısızlık korkusuyla içe kapanıyor. Eğitimdeki başarının temeli, ilk yıllarda atılan psikolojik sağlamlık zeminidir.

Uyarı Çok Net: Gelişim Eksikliği Sessizce Büyüyor, Telafisi Zorlaşıyor

İlk yıllarda kaçırılan gelişim fırsatları, ilerleyen yaşlarda terapi, destek eğitimi ve özel ilgiyle giderilmeye çalışılsa da kalıcı izler bırakabiliyor. Bu nedenle çocuk gelişimi yalnızca “ebeveyn sorumluluğu” değil, tüm toplumu ilgilendiren stratejik bir alandır.

kaynak : 

Sağlık Bakanlığı ve WHO

TÜİK verileri

2 / 2