Stratejik hamleler dengeleri değiştirdi, gözler üretici ülkelere çevrildi
2025 yılı, gümüş piyasası açısından küresel ölçekte bir kırılma noktası oldu. Yıla 28,90 dolardan başlayan ons gümüş, yılın son haftasında 80 dolar seviyesinin üzerine çıkarak tarihî zirveleri test etti. Yıllık bazda yüzde 170’e ulaşan bu yükseliş, gümüşü yalnızca bir değerli metal olmaktan çıkarıp stratejik bir emtia konumuna taşıdı.
Stratejik rezerv kararı ve ihracat kısıtlamaları fiyatları tetikledi
Gümüşteki sert yükselişin arkasında yalnızca yatırım talebi değil, devlet politikaları da belirleyici oldu. ABD’nin gümüşü “stratejik rezerv” kapsamına alması, piyasada arz güvenliğine yönelik endişeleri artırdı. Bu adımı, Çin’in 2026 itibarıyla gümüş ihracatına kısıtlama getirme kararı izledi. Dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan Çin’in bu hamlesi, küresel arzın daralabileceği beklentisini güçlendirdi.
Uzmanlara göre, Çin’den yapılacak ihracatın ciddi oranda azalması halinde küresel piyasalarda binlerce tonluk gümüş açığı oluşabilir. Bu risk, fiyatlardaki yükseliş eğilimini daha da hızlandıran temel unsurlar arasında yer alıyor.
Yüksek teknoloji sektörleri talebi kalıcı hale getiriyor
Gümüşe yönelik talep artışının bir diğer önemli nedeni ise hızla büyüyen yüksek teknoloji sektörleri. Güneş enerjisi sistemleri, elektrikli araçlar ve yapay zekâ altyapıları, gümüşü vazgeçilmez bir endüstriyel girdi haline getirmiş durumda. Dünya Gümüş Enstitüsü’nün son raporuna göre, özellikle yenilenebilir enerji yatırımları ve otomotivde elektrifikasyon süreci, 2030’a kadar endüstriyel gümüş talebinde kalıcı bir artış yaratacak.
Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar en az 700 gigavat güneş enerjisi kapasitesine ulaşmayı hedeflemesi ve elektrikli araç üretimindeki büyüme, bu talep projeksiyonlarını destekleyen başlıca faktörler arasında gösteriliyor.
En fazla gümüş üreten ülkeler küresel gündemde
Gümüşün stratejik öneminin artmasıyla birlikte, üretimde öne çıkan ülkeler de yakından izlenmeye başladı. Metal Focus verilerine göre 2024 yılında dünya genelinde en fazla gümüş üreten ülke Meksika olurken, onu Çin ve Peru takip etti. Bolivya, Şili, Polonya, Rusya, Avustralya, ABD ve Arjantin de küresel arzda önemli paya sahip ülkeler arasında yer aldı.
Uzmanlar, “kaynak milliyetçiliği” riskinin önümüzdeki dönemde daha fazla konuşulabileceğine dikkat çekiyor. Üretici ülkelerin ticaret politikalarında atacağı her adımın, fiyatlar üzerinde doğrudan etkili olabileceği belirtiliyor.
Fiyatlarda sert dalgalanma, kritik seviyeler izleniyor
Gümüş fiyatları yalnızca yükselişiyle değil, oynaklığıyla da dikkat çekiyor. Geçtiğimiz hafta yüzde 18’i aşan primle 79,3 dolardan kapanan ons gümüş, yeni haftanın ilk işlemlerinde 84 dolarla rekor tazeledi. Ancak bu seviyelerin ardından gelen kâr satışlarıyla fiyatlar kısa sürede 80 doların altına geriledi.
ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, son dönemdeki hareketlerin kısmen sığ piyasaların etkisiyle sertleştiğini ve manipülatif görünümler oluşabildiğini belirtiyor. Eryılmaz’a göre 75 dolar seviyesi kısa vadede kritik destek konumunda bulunurken, 79 dolar üzerinde kalıcılık sağlanması halinde yükselişin 90 dolara doğru devam etmesi mümkün.
“Değerli metal”den “stratejik maden”e geçiş sinyali
Trive Yatırım Araştırma Direktörü Eren Can Umut ise Çin’in ihracat kısıtlama kararının yalnızca ticari değil, jeopolitik bir anlam taşıdığı görüşünde. Çin’in dünya gümüş üretiminin yaklaşık yüzde 13’ünü karşıladığını hatırlatan Umut, gümüşün elektronik, yarı iletken, batarya ve solar panel üretiminde kritik bir rol oynadığını vurguluyor.
Umut’a göre 2026 itibarıyla gümüş için “değerli metal” tanımından çok “stratejik maden” ifadesi öne çıkabilir. Bu dönüşüm, küresel arz-talep dengesinde kalıcı değişimlere yol açarken, üretici ve tedarikçi ülkelerin önemini daha da artırabilir.
Enflasyon ve sanayi maliyetleri üzerinde yeni baskı
Gümüşte süren yükselişin yalnızca yatırımcıları değil, sanayi üreticilerini ve tüketici fiyatlarını da etkilemesi bekleniyor. Batarya, elektronik ve enerji sektörlerinde artan maliyetlerin, küresel enflasyon üzerinde ek baskı yaratabileceği değerlendiriliyor. Bu nedenle gümüş piyasası, önümüzdeki dönemde yalnızca emtia yatırımcılarının değil, merkez bankaları ve politika yapıcıların da radarında olmaya devam edecek.