
“Kaçılması imkansız” denilen hapishaneden gerçekten kaçan oldu mu?
ABD’nin en çok konuşulan hapishane firarı 11 Haziran 1962 gecesi yaşandı. Alcatraz Federal Hapishanesi, sert akıntılarla çevrili San Francisco Körfezi’nde yer alıyordu ve burada kaçmak imkansız sayılıyordu. Ancak Frank Morris ile Clarence ve John Anglin kardeşler, bu görüşü sarsan cesur bir kaçış planı hazırladı.
Detaylı plan, zekice sahte kafalar ve bir sal
Mahkumlar, aylar süren planlamanın ardından hücre duvarlarındaki havalandırma kanallarını kaşık ve elektrik süpürgesi motoruyla genişlettiler. Kaçış gecesi, bu kanallardan tırmanarak dışarı çıktılar ve yağmurluklardan yapılmış bir sal ile körfeze açıldılar. Nöbetçileri kandırmak için de yataklarına yerleştirdikleri saçla kaplı sahte kafalar kullandılar.

Sal bulundu ama mahkumlar asla…
Ertesi sabah salın parçaları körfezde bulundu ancak mahkumlara dair hiçbir cesede ya da somut iz rastlanamadı. Resmî raporlar onların boğularak öldüğünü varsaydı, ancak bu teori asla kesinleşmedi.

2014’te yapılan bilimsel analiz: “Kaçış mümkün olabilir”
2014 yılında Hollanda’daki Delft Teknik Üniversitesi araştırmacıları, 1962’ye ait gelgit ve su akıntısı verilerini simüle ederek bir analiz gerçekleştirdi. Eğer kaçaklar saat 23:00 ile 00:00 arasında yola çıktıysa, Golden Gate Köprüsü’nün kuzeyine ulaşarak hayatta kalmaları mümkündü. Ancak daha erken saatlerde açıldılarsa, akıntılar onları Pasifik Okyanusu’na sürüklemiş olabilirdi.

Kaçış, olimpik düzeyde bir efor gerektiriyordu
Araştırmacılar bu kaçışın yalnızca şansla değil, üst düzey bir fiziksel performans ile mümkün olabileceğini belirtti. Ancak o dönemde mahkumların, akıntılar ve gelgitler hakkında bu kadar hassas bilgiye ulaşma şansı düşüktü. Ayrıca hipotermi, rüzgar ve dalga yüksekliği gibi etkenler, analizde tam anlamıyla hesaba katılamadı.
Dosya hâlâ açık: Alcatraz efsanesi sürüyor
Firardan yaklaşık 60 yıl sonra, ABD Mareşallik Servisi, firarilerin yaşlanmış portrelerini yayınladı. Bu da, olayın hâlâ resmî olarak kapatılmadığını gösterdi. Alcatraz Hapishanesi 1963’te kapanmış olsa da, firar hikayesi hâlâ popüler kültürde canlılığını koruyor.