Son yıllarda tıp dünyasında önemli bir yere sahip olan ve özellikle kanser tedavisinde kullanılan “akıllı ilaçlar”, Türkiye’de sağlık gündeminin merkezine yerleşti.
Klasik kemoterapi yöntemlerine kıyasla daha hedefe yönelik, daha az yan etkili ve daha etkili sonuçlar sunan bu ilaçlar, aynı zamanda oldukça yüksek maliyetleriyle de dikkat çekiyor.
Akıllı ilaçların fiyatları kullanılan moleküle ve tedavi süresine bağlı olarak 100 bin liradan başlayıp 2 milyon liraya kadar çıkabiliyor.
Bu yüksek maliyetler, ilaçların Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ödeme listesinde yer almaması ve yurt dışından ithal ediliyor olması, hastaları ekonomik olarak büyük bir yük altına sokuyor.
Tedaviye zamanında erişemeyen birçok hasta, ilacı kendi imkanlarıyla karşılamaya çalışıyor ya da geri ödeme almak için yargı yoluna başvuruyor.
Ancak bu davaların ortalama iki yıl sürmesi, sürecin sağlık açısından olduğu kadar psikolojik ve maddi yönden de yıpratıcı olmasına yol açıyor.
Erdoğan: “Akıllı İlacımızı Kendimiz Üretelim”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapılan toplantılarda milletvekillerinden ve vatandaşlardan gelen bu mağduriyetleri değerlendirdi.
Erdoğan, sorunun sadece geçici önlemlerle çözülemeyeceğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“TOGG’u, İHA’yı, SİHA’yı, KAAN’ı nasıl yaptıysak, akıllı ilacımızı da biz üretmeliyiz. Yerli ve millî üretim için hemen harekete geçin. Her türlü AR-GE desteğini sağlayalım. Vatandaşımız ilaca ulaşmak için mahkeme kapılarında beklemesin.”
Bu güçlü mesajın ardından, ilgili bakanlıklara yerli akıllı ilaç üretiminin başlatılması ve vatandaş mağduriyetlerinin ivedilikle giderilmesi yönünde resmi talimat verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Her türlü desteği verin, kendi ilacımızı üretelim” çağrısıyla başlatılan bu seferberlik, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da sağlık güvencesini sağlayacak tarihi bir adım olarak değerlendiriliyor.
Akıllı ilaçların yerli üretimiyle hem binlerce hasta derin bir nefes alacak hem de Türkiye sağlık alanında kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir ülke konumuna erişecek.
Mağduriyetler Yetkili Makamlara Taşındı
Kamuoyunda ve hasta yakınları arasında giderek büyüyen mağduriyet, kısa sürede karar alıcı mekanizmaların dikkatini çekti.
Sağlık alanında yapılan istişare toplantılarında vatandaşlardan gelen talepler değerlendirildi. En fazla gündeme gelen konulardan biri, kanser hastalarının akıllı ilaçlara ulaşmakta yaşadığı zorluklar oldu.
Bu durumun çözüme kavuşturulması için ilgili bakanlık ve kurumlara çağrıda bulunuldu.
Başlatılan girişimle birlikte hem mevcut mağduriyetleri gidermek hem de uzun vadeli yapısal çözümler üretmek için kapsamlı bir çalışma takvimi oluşturuldu.
Yerli Üretim İçin Stratejik Hamle
Sorunun köklü bir şekilde çözülmesi adına en önemli adımlardan biri, yerli akıllı ilaç üretiminin başlatılması olarak belirlendi.
Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, Bilim ve Teknoloji alanındaki otoriteler, ilaç sektörü temsilcileri ve akademik kurumlar bir araya gelerek ortak bir yol haritası üzerinde çalışıyor.
Yerli üretimin başlamasıyla birlikte ilaçların hem daha uygun maliyetlerle sunulması hem de dışa bağımlılığın ortadan kaldırılması hedefleniyor.
Bu hamle aynı zamanda Türkiye’nin biyoteknoloji alanında stratejik bağımsızlığına katkı sağlayacak ve sağlık sistemini daha dirençli hale getirecek.
Ar-Ge Destekleri Devreye Giriyor
Ar-Ge merkezlerine özel destekler sunulacak ve ilaç ruhsatlandırma süreçlerinde hızlandırılmış prosedürler devreye alınacak.
Yerli akıllı ilaç üretiminin yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda bir bilimsel atılım olduğunun bilinciyle hareket eden yetkili kurumlar, bu sürecin en önemli aşaması olan Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) faaliyetlerine özel destek sağlayacak.
Biyoteknoloji alanında faaliyet gösteren firmalara sağlanacak teşvikler, klinik araştırmalar için özel fonlar ve üniversite-sanayi iş birlikleri bu sürecin temel yapı taşlarını oluşturacak.
Ayrıca ilaç ruhsatlandırma süreçlerinde hızlandırılmış prosedürlerin uygulanması, klinik denemelerin etkin biçimde yürütülmesi ve üretim altyapısının geliştirilmesi de hedeflenen diğer önemli başlıklar arasında yer alıyor.
Kurumlar Arası Koordinasyonla Yeni Dönem
Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve ilgili düzenleyici kurumlar arasında güçlü bir koordinasyon oluşturularak hem kısa vadeli çözümler hem de uzun vadeli üretim planlamaları hızla hayata geçiriliyor.
SGK ödeme listelerinin yeniden değerlendirilmesi, yargı süreçlerinin hızlandırılması ve hasta mağduriyetlerinin önlenmesi için yasal altyapının güçlendirilmesi hedefleniyor.
Bu çerçevede, vatandaşların tedaviye erişiminin kolaylaştırılması, dava süreçlerine gerek kalmadan doğrudan destek sağlanması ve sağlık hizmetlerine erişimde fırsat eşitliğinin artırılması amaçlanıyor.
Sağlıkta Teknolojik Bağımsızlık Hedefi
Yerli akıllı ilaç üretimi, Türkiye’nin yalnızca mevcut mağduriyetleri ortadan kaldırmakla kalmayacak, aynı zamanda sağlık alanında dışa bağımlılığı büyük ölçüde azaltacak bir vizyon projesi olarak değerlendiriliyor.
Bu adımın, sağlıkta millî teknoloji ve üretim kapasitesinin güçlenmesine katkı sağlaması, uzun vadede Türkiye’yi bölgesel bir biyoteknoloji üssüne dönüştürmesi bekleniyor.
Uzmanlara göre, sağlık teknolojilerinde atılacak her yerli adım, hem ekonomik açıdan büyük bir kazanım sağlayacak hem de hastaların hayata tutunma mücadelesinde güçlü bir destek sunacak.
Akıllı İlaç Nedir?
Akıllı ilaçlar, klasik kanser ilaçlarının aksine, sağlıklı hücrelere zarar vermeden sadece kanserli hücreleri hedef alan özel moleküllerden oluşur.
Bu ilaçlar, kanser hücrelerindeki genetik değişikliklere odaklanarak hastalığı etkisiz hale getirmeyi amaçlar.
Tedavi süreci hastanın genetik profiline göre kişiselleştirildiği için “hedefe yönelik tedavi” olarak da adlandırılır.
Bu ilaçlar, özellikle ileri evre kanser hastalarında yaşam kalitesini artırmak ve yaşam süresini uzatmak açısından kritik rol oynamaktadır.
Akıllı İlaçlar Neden Önemli?
Akıllı ilaçlar, kanserli hücreleri hedef alarak çalışan ve hastanın genetik özelliklerine göre özelleştirilen tedavilerdir.
Klasik kemoterapiye kıyasla daha az yan etkiyle daha yüksek başarı oranı sunarlar.
Ancak maliyetlerinin yüksek olması ve büyük ölçüde yurt dışına bağımlı olunması, bu tedavi yöntemini birçok hasta için ulaşılmaz hâle getiriyor.
Bu nedenle yerli üretim yalnızca bir ekonomik çözüm değil, aynı zamanda halk sağlığı ve teknolojik bağımsızlık açısından da stratejik bir adım olarak görülüyor.