Sırrı Süreyya Önder’in Vefatı Sonrası Duygulandıran Paylaşım
TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, tedavi sürecinin 18. gününde çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayata veda etti. Türkiye siyasetinin sıra dışı ve özgün isimlerinden biri olan Önder’in ölüm haberi, hem siyasette hem de sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Tarık Tufan'ın yaptığı sosyal medya paylaşımı ise, Önder’in ardında bıraktığı vasiyetin duygusal yönünü ortaya koydu.
"Tabutumun Ardından Şeyh Galip'in Naatı'nı Oku"
Yazar ve senarist Tarık Tufan, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, bir cenazeye birlikte katıldıkları sırada Sırrı Süreyya Önder'in kendisine dönerek, “Tarık, vasiyetimdir; tabutumun ardından Şeyh Galip'in Naatı’nı oku” dediğini paylaştı. Bu sözler, Önder’in hem edebiyatla hem de tasavvufi mirasla olan derin bağını bir kez daha gözler önüne serdi.
Sırrı Süreyya Önder ve Tasavvufî Derinlik
Sırrı Süreyya Önder’in yaşamı boyunca sadece siyasete değil, edebiyata, sinemaya ve maneviyata da sıkı sıkıya bağlı olduğu biliniyordu. “Bir devrimci derviş” olarak tanımlanan Önder’in son isteği de bu çizgiyi doğrular nitelikteydi. Şeyh Galip’in klasik Türk edebiyatındaki en önemli eserlerinden biri olan Hüsn ü Aşk’ın başında yer alan Naat, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e duyulan derin bir sevgi ve hayranlıkla kaleme alınmış bir övgü şiiridir.
Şeyh Galip’in Naatı’nın Anlamı ve Önemi
Şeyh Galip, bu naatında Peygamberimizi "kemâlâtın zirvesi", "nûr-i mest-şarîb", "âlemlere rahmet" olarak niteler. Hem maddi hem de manevi güzelliklerin sembolü olarak anlatır. Tasavvufi bir üslupla kaleme alınan bu şiir, klasik edebiyatın zirve eserleri arasında kabul edilir. Önder’in bu özel şiiri kendi cenazesinde okutmak istemesi, onun ruhani dünyasıyla olan bağını ve ölüm anlayışını gösteriyor.
Ey bahr-i bi-kenâr-ı kemâlât-ı Mustafa
Kim sen gibi olamaz ana her ne kim ola
Bu dizelerle başlayan naat, Peygamber Efendimiz’i anlatırken sadece sözcüklerin değil, anlamın da derinliğine vurgu yapar. Sırrı Süreyya Önder’in bu vasiyeti, ardında sadece siyasi bir miras değil, aynı zamanda edebi ve manevî bir hatıra da bıraktığını ortaya koyuyor.
Hastane Odasında Geçen Son Sözler
Tarık Tufan, hastanede Önder’i ziyaret ettiğinde, “Yoruldun Sırrı Abi, gel film yapalım” dediğini; Önder’in ise “El hükmü lillah” diyerek cevap verdiğini aktardı. Bu ifade, “Hüküm Allah’ındır” anlamına geliyor ve Önder’in yaşamın sonunda tevekkül içinde olduğunu gösteriyor. Tufan, paylaşımında “Bir dostu, bir devrimci dervişi uğurlamanın yükü ağır” ifadeleriyle bu kaybın kendisi üzerindeki etkisini dile getirdi.
Siyaset ve Sanat Dünyasından Taziye Mesajları
Sırrı Süreyya Önder’in ölüm haberiyle birlikte birçok siyasi lider, yazar ve sanatçı taziye mesajları yayımladı. Onun politik cesareti, mizahi üslubu ve halkla kurduğu derin bağ sık sık vurgulandı. Aynı zamanda sinema alanındaki çalışmaları, özellikle “Beynelmilel” gibi filmleriyle de hafızalarda yer etmişti.
Özgün Bir Ruhun Ardından
Sırrı Süreyya Önder, yaşamı boyunca duruşundan ödün vermeyen, hem halkın içinde hem fikirlerin merkezinde yer almayı başaran bir isimdi. Vasiyetinde Şeyh Galip gibi klasik bir edebiyatçının naatını istemesi, onun hem kültürel mirasa duyduğu saygıyı hem de ölüm karşısındaki teslimiyetini ortaya koydu.