Fatih’in Karadeniz Zaferi
15 Ağustos 1461, Osmanlı tarihinin yalnızca askeri değil, aynı zamanda stratejik ve ideolojik anlamda da bir dönüm noktasıydı. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden sadece sekiz yıl sonra, bu kez Karadeniz’in en önemli liman kentlerinden biri olan Trabzon’u Osmanlı topraklarına kattı. Bu fetihle birlikte, Anadolu’da varlığını sürdüren son Bizans uzantısı olan Trabzon Rum İmparatorluğu da tarihe karıştı.
Trabzon Neden Stratejik Bir Hedefti?
Karadeniz’in kıyısında yer alan Trabzon, tarih boyunca hem ticari hem de askeri açıdan büyük önem taşıdı. Antik çağlardan beri yerleşim yeri olan şehir, Bizans döneminde özellikle Doğu ticaret yolları üzerinde önemli bir merkezdi. 1204 yılında Latinlerin İstanbul’u işgal etmesiyle kurulan Trabzon Rum İmparatorluğu, Osmanlı hâkimiyetine kadar varlığını sürdürmüş ender Bizans kalıntılarından biri olarak dikkat çekiyordu.
Ancak Trabzon sadece tarihsel bir kalıntı değildi. Doğu Karadeniz’in dağlık iç kesimleri uzun süredir Türkmen boylarının, özellikle de Çepnilerin yerleşim sahasıydı. Bu durum, Osmanlı’nın bölge üzerindeki kültürel ve sosyal nüfuzunu artırıyor, fetih için gerekli zemini hazırlıyordu.
Fatih’in Karadeniz Seferi: Diplomasi ve Güç Dengesi
Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon seferi, sadece askeri bir operasyon değildi. Bizans’ın Anadolu’daki son kalıntısı olan Trabzon Rum İmparatorluğu, dönemin Avrupa güçleriyle temas hâlindeydi. Özellikle Akkoyunlu Devleti ve Gürcistan ile kurulan ittifak girişimleri, Osmanlı açısından doğuda güvenliği tehdit eden gelişmelerdendi.
Bu tehlikeyi öngören Fatih, deniz ve kara ordularını aynı anda harekete geçirerek, hem stratejik kıyıları hem de iç kesimleri kontrol altına aldı. Sefer, 1461 yılının yaz aylarında başladı ve 26 Ekim 1461’de Trabzon’un teslim olmasıyla sonuçlandı. Ancak 15 Ağustos tarihi, şehrin Osmanlı ordusu tarafından kuşatma altına alındığı ve direnişin kırılma sürecinin başladığı kritik gün olarak kabul edilir.
Fetihle Birlikte Değişen Sosyal ve Kültürel Doku
Trabzon’un fethi, yalnızca bir şehir değişimini değil, aynı zamanda Anadolu’daki Hristiyan-Bizans varlığının da sona erişini simgeliyordu. Bu fetihten sonra bölgedeki Hristiyan aristokrasisi etkisini yitirmiş, Türk-İslam kimliği daha görünür hâle gelmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Trabzon valiliği ve Kanuni Sultan Süleyman’ın burada doğmuş olması, şehrin Osmanlı hanedanı açısından da özel bir yer edindiğini gösterir.
Bugünden Geriye Bakış: Trabzon’un Fethinin Mirası
Fatih’in Trabzon seferi, sadece bir askeri başarı olarak değil, devlet aklının, coğrafi bilgiyle birleştiğinde nasıl sonuçlar doğurabileceğinin de bir örneğidir. 1461’de tamamlanan bu sefer, Osmanlı'nın Karadeniz’i bir iç denize dönüştürme stratejisinin de temel taşlarından biridir.
Günümüzde Trabzon’un tarihî yapıları, sokakları ve kültürü hâlâ bu derin geçmişin izlerini taşımakta. 15 Ağustos tarihi ise yalnızca bir zaferin değil, bir medeniyetin yön değiştirdiği gün olarak hatırlanmalıdır.