BAŞYAPIT GÜN YÜZÜNE ÇIKTI: ASUR MEDENİYETİNİN İZLERİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR
Irak’ın kuzeyindeki antik Ninova’da yapılan kazılar, Asur İmparatorluğu’nun ihtişamını bir kez daha gözler önüne serdi. Heidelberg Üniversitesi öncülüğünde yürütülen arkeolojik çalışmalar, tarihin derinliklerinden olağanüstü bir eseri günümüze taşıdı.
Asur’un Son Büyük Kralı Asurbanipal Taht Odasında!
Kral Asurbanipal’in taht odasında ortaya çıkarılan ve yaklaşık 12 ton ağırlığında, 5,5 metre uzunluğunda ve 3 metre yüksekliğindeki taş levha üzerine oyulmuş anıtsal kabartma, yalnızca devasa ölçüleriyle değil, simgesel zenginliğiyle de bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Kabartmanın merkezinde, Asur İmparatorluğu’nun son büyük hükümdarı Asurbanipal yer alırken, iki yanında baş tanrı Assur ve kentin koruyucu tanrıçası Istar konumlandırılmış.
Kabartmada, tanrılara ve krala yaşam bahşettiğine inanılan balık figürü ve muhtemelen bir akrep adam tasviri de dikkat çekiyor. Bu eşsiz düzenleme, Asur saraylarında daha önce görülmemiş bir ikonografik düzeni temsil ediyor.
Prof. Dr. Schmitt’ten Açıklama: “Benzeri Yok”
Kazı ekibinin başında bulunan Prof. Dr. Aaron Schmitt, keşfin arkeoloji dünyasında eşi benzeri olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Asur saraylarından bildiğimiz yüzlerce kabartma arasında büyük tanrıların bu şekilde bir araya getirildiği başka bir örnek bulunmuyor. Figürlerin bu özel yerleşimi, kabartmanın üst kısmında bir zamanlar büyük bir kanatlı güneş diskinin bulunduğuna işaret ediyor.”
Bu yorum, kabartmanın sadece sanatsal değil, aynı zamanda dini ve siyasi semboller açısından da olağanüstü önem taşıdığını gösteriyor.
Gömülü Halde Bulundu: Tarihi Korumaya Yönelik Bilinçli Bir Eylem mi?
Kabartma, Kuzey Sarayı’nın ana girişinin karşısındaki prestijli bir duvar nişinde bulunuyordu. Ancak bu görkemli eser, yüzyıllar boyunca toprak dolu bir çukurda gömülü halde kaldı. Araştırmacılar, bu gömülmenin Helenistik dönemde yapılmış olabileceğini ve bu nedenle İngiliz arkeologların 19. yüzyıldaki çalışmalarında fark edilemediğini ifade ediyor.
Kabartmanın neden gömüldüğü ise henüz netlik kazanmadı. Prof. Dr. Schmitt, Helenistik dönem yerleşiminin izlerinin eksikliği nedeniyle, o dönem halkının Asur mirasına karşı bir tepki besleyip beslemediğinin bilinmediğini söyledi.
Milli Miras Bilinciyle Arkeolojiye Destek Şart
Bu tür bulgular, insanlık tarihine ışık tutarken, aynı zamanda bölgesel kültürel mirasın korunmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye’nin öncülüğünde yürütülen arkeolojik iş birlikleri ve kazı destek programları, tarihî mirasın korunmasında örnek teşkil ediyor. Ninova’daki bu keşif, bölgedeki istikrar ve güven ortamının artmasıyla birlikte daha çok benzer bulgunun gün yüzüne çıkarılabileceğini de gözler önüne seriyor.
Medeniyetlerin Beşiğinde Yeni Bir Sayfa
Asur İmparatorluğu’nun ihtişamını ve dinî yapısını yansıtan bu benzersiz kabartma, sadece geçmişe değil, geleceğe de ışık tutuyor. Türkiye’nin de katkı sunduğu bölgesel arkeolojik çalışmalar sayesinde, insanlığın ortak mirası bir kez daha değer kazanıyor. Bu gelişme, kültürel diplomasi açısından da önemli bir kazanım niteliği taşıyor.
