Bolu, uzun yıllar “hafta sonu kaçamağı” olarak anıldı. Ancak 2026 itibarıyla tablo değişti. Milli parkları, gölleri, kış turizmi ve tarihî ilçeleriyle Bolu artık sadece gezilen değil, hikâyesi okunan bir şehir konumuna geldi
YEDİGÖLLER: SESSİZLİĞİN MERKEZİ
Yedigöller Milli Parkı, Bolu’nun doğa kimliğinin en güçlü simgesi. Yedi ayrı gölün birbirine bağlandığı bu vadi, özellikle sonbahar aylarında Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçi çekiyor.
Ancak Yedigöller’i asıl özel kılan kalabalık değil, sessizlik. Sabah erken saatlerde parka girildiğinde, yaprak hışırtısından başka bir ses duyulmuyor. Göller arasında yürürken manzara sürekli değişiyor; biri güneşi yansıtırken diğeri sisin içinde kayboluyor. Yedigöller, doğanın manşet olmadan da güçlü bir haber olabildiğini hatırlatıyor.
ABANT: BOLU’NUN VİTRİNİ
Abant Gölü Milli Parkı, Bolu’nun en bilinen yüzü. Göl çevresindeki yürüyüş yolu, spor yapanlardan fotoğraf tutkunlarına kadar her kesimi bir araya getiriyor.
Abant’ta gün göl etrafında akıyor. Sabah saatlerinde yürüyüş yapanlar, öğleye doğru manzarayı izleyenler, akşamüstü ise sadece sessizce göle bakanlar… Abant, Bolu’nun doğayla kurduğu ilişkinin en sade ve en net özeti olarak öne çıkıyor.
GÖLCÜK: ŞEHRE EN YAKIN DOĞA
Bolu şehir merkezine kısa bir mesafede yer alan Gölcük Tabiat Parkı, özellikle zamanı kısıtlı olanların tercihi. Gölün ortasındaki meşhur yapı, sisli sabahlarda kartpostalı andıran görüntüler oluşturuyor.
Gölcük’te doğa, şehirden tamamen kopmadan da nefes alınabileceğini gösteriyor. Park, Bolu’nun “en ulaşılabilir” doğa haberi olarak öne çıkıyor.
KARTALKAYA: KIŞ TURİZMİNİN BAŞLIĞI
Kış aylarında Bolu’nun gündemi değişiyor. Kartalkaya Kayak Merkezi, Aralık–Nisan döneminde Türkiye’nin önemli kış turizmi merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Kayak bilenler için pistler, bilmeyenler için karla kaplı ormanlar Kartalkaya’yı cazip kılıyor. Akşam saatlerinde dağdan şehre inen ışıklar, Bolu’nun kış manzarasını tanımlayan en net görüntü olarak hafızalara kazınıyor.
MUDURNU: ZAMANIN YAVAŞ AKTIĞI İLÇE
Mudurnu, Bolu’nun sakin yüzü. Tarihî evleri, dar sokakları ve “sakin şehir” kimliğiyle dikkat çekiyor.
Burada sokaklar dar, zaman ise geniş. Cumbalı evler, taş yollar ve yerel esnafla kurulan kısa sohbetler Mudurnu’yu bir gezi noktasından çıkarıp yaşayan bir tarih sahnesine dönüştürüyor.
GÖYNÜK: TARİHLE YÜRÜYÜŞ
Göynük, Bolu’nun manevî ve tarihî duraklarından biri. Akşemseddin Türbesi, ilçenin en önemli ziyaret noktası olarak öne çıkıyor.
Bolu, sadece gezilip dönülen bir şehir değil; insanın içine işleyen bir ritim. Bir gün Abant’ta göl kıyısında yürürken nefesinin açıldığını hissediyorsun, başka bir gün Yedigöller’de yaprakların sesi konuşmaların yerini alıyor. Mudurnu’nun dar sokaklarında zaman yavaşlıyor, Göynük’ün yokuşlarında her adımda manzara biraz daha büyüyor. Mevsim değiştikçe aynı yer bambaşka bir hikâye anlatıyor: sonbaharda renk, kışın sessizlik, ilkbaharda tazelik, yazın serinlik. Kısacası Bolu, “manzara” diye geçip bakılacak bir durak değil; dönünce bile akılda kalan, insanı tekrar çağıran bir yolculuk.