büyük istanbul depremi
22 Mayıs 1766 sabahı, İstanbul halkı tarihin en yıkıcı depremlerinden biriyle sarsıldı. Marmara Denizi'nin doğusunda, muhtemelen Çınarcık Havzası ya da Prens Adaları açıklarında meydana gelen bu büyük sarsıntı, yalnızca Osmanlı başkentini değil, Marmara'nın dört bir yanındaki yerleşimleri de harap etti. Yaklaşık 7.1 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen bu deprem, İstanbul’un tarihini değiştiren bir afet olarak kayıtlara geçti.
tsunami ilk kez kayıtlara geçti
Depremin kaynağı, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) Marmara Denizi altındaki segmentlerinden biridir. Marmara Denizi, üç denizaltı havzası – Tekirdağ, Orta ve Çınarcık – ile bölünmüş bir çekme-ayırıcı havzadır. Bu yapılar, KAF'nin karmaşık jeolojik yapısının bir parçasıdır ve Kuzey Marmara Fay Sistemi (NMFS) olarak tanımlanır.
1766’daki deprem, muhtemelen Çınarcık Havzası’nın kuzeyinde meydana gelen bir fay kırılması sonucu oluştu. Bu tür bir denizaltı hareketi, yalnızca yer sarsıntılarını değil, aynı zamanda şiddetli bir tsunamiyi de tetikleyerek felaketin boyutunu artırdı.
Deprem kaç saniye sürdü
Deprem, 22 Mayıs sabahı saat 05:10 sularında gerçekleşti. İlk sarsıntı yaklaşık iki dakika sürdü. Onu takip eden daha zayıf sarsıntı dört dakika devam etti. Artçı şoklar, sekiz dakika boyunca sürdü ve bazıları haftalarca hissedildi. Mercalli ölçeğine göre İstanbul’daki şiddet, VIII ila IX arasında ölçüldü – bu, çok yıkıcı anlamına gelmektedir.
birçok tarihi yapı zarar gördü
Deprem İstanbul’un simgelerini yıkıma uğrattı. Fatih Camii, Süleymaniye Camii, Mihrimah Sultan Camii gibi önemli yapılar ağır hasar aldı. Fatih Camii’nin kubbesi, minareleri ve bazı yan bölümleri çöktü. Medresede eğitim gören 100 öğrenci hayatını kaybetti. Topkapı Sarayı da zarar gördü; Sultan III. Mustafa bir süre saray yerine çadırlarda ikamet etti.
Ayasofya Camii ise mucizevi bir şekilde büyük hasardan kurtuldu. Ancak, Kapalıçarşı, Yedikule Surları, Galata ve Beyoğlu (Pera) gibi bölgelerde ciddi yıkım yaşandı. Özellikle Vezir Hanı, Kalpakçılar, Çuhacılar Hanı gibi ticaret merkezleri kullanılamaz hale geldi.
kıyı şeridi dalgalardan etkilendi
Depremin ardından Marmara Denizi’nde oluşan tsunami, kıyı şeridini vurdu. Mudanya, Karamürsel, Galata ve Prens Adaları kıyılarında limanlar harap oldu, küçük tekneler battı. Tsunaminin en yüksek dalgaları Boğaz çevresinde kaydedildi. Bu doğa olayı, İstanbul'un hem deniz ulaşımını hem de ekonomik faaliyetlerini felce uğrattı.
4.000 kişi yaşamını yitirdi
Deprem sonucunda yaklaşık 4.000 kişi yaşamını yitirdi. Bunlardan en az 880’i İstanbul’da enkaz altında kalarak öldü. Yaralı sayısı bilinmemekle birlikte oldukça yüksekti. Halk büyük bir panik içinde, günlerce evlerine giremedi. İnsanlar çadırlarda yaşamaya başladı; şehir adeta bir açık hava kampına döndü. Artçı sarsıntılar aylarca sürdü.
Osmanlı Devleti yapıları onardı
Deprem sonrası Sultan III. Mustafa yönetiminde acil bir imar seferberliği başlatıldı. Ülkenin dört bir yanından mimarlar, ustalar ve inşaat malzemeleri İstanbul’a gönderildi. Harap olan camiler, saray yapıları, kervansaraylar ve hanlar yeniden inşa edildi. Bu süreç, aynı zamanda Osmanlı mimarisinin de dönüşüm süreci olarak kabul edilir.
Depremin ardından yapılan yapılar daha sağlam temellere oturtuldu, depreme dayanıklı mimari prensipler ön plana çıktı. Ancak bu yeniden inşa süreci, şehrin tarihi dokusunda da önemli değişikliklere yol açtı.
gıda krizi ve salgın hastalıklar başgösterdi
1766 İstanbul depremi, yalnızca fiziksel bir felaket değil, aynı zamanda Osmanlı toplumunun sosyal, ekonomik ve dini yaşamını da sarsan bir olaydır. Bu felaket, halkın yaşam tarzlarını, inançlarını ve gelecek algılarını derinden etkiledi. Kentteki salgın hastalıklar, gıda krizleri ve psikolojik travmalar, depremin yarattığı yıkımın boyutlarını artırdı.
Deprem, Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama dönemine denk gelmesiyle, imparatorluğun zayıflayan yapısının da bir göstergesi olarak değerlendirildi. Bu yıkım, devletin idari kapasitesini de test etti.
istanbul'un günümüzdeki deprem riski
1766 depremi, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara segmentinde meydana gelen büyük depremlerden yalnızca biridir. Uzmanlar, bu fay hattının yaklaşık 200-250 yılda bir büyük deprem üretme eğiliminde olduğunu belirtmektedir. 1509 ve 1766 depremleri arasındaki yaklaşık 257 yıllık süre, bu döngüyü doğrular niteliktedir.
Bugün, İstanbul’un hâlâ büyük bir deprem riski taşıdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 1766 depreminden çıkarılacak dersler, modern İstanbul’un afet yönetimi politikaları ve şehir planlaması açısından büyük önem taşımaktadır.