Bir Hükümdardan Fazlası: Sanatkâr Padişah
Osmanlı tahtına 1808’de çıkan II. Mahmud, yalnızca siyasi reformlarıyla değil, aynı zamanda sanatkâr kişiliğiyle de dikkat çeken bir padişahtı. Hat, mûsikî, edebiyat ve mimaride bıraktığı eserlerle kültürel mirasa yön veren bir figür haline geldi. Onun devri, devletin yeniden inşasıyla birlikte estetik değerlerin de ihya edildiği bir çağdır.
Kebecizâde Mehmed Vasfi’den sülüs ve nesih hatlarını öğrenmiş, Mustafa Râkım Efendi’nin nezaretinde celi sülüs hattında ustalaşmıştır. Bugün pek çok camide asılı olan levhaları, yalnızca sanatsal değil; tarihî ve ideolojik bir iz olarak da okunur.
Mûsikîde Bir Dönüm Noktası: Mızıka-i Hümâyûn
Mehter müziğinin yerini alan ve Batı bandosu sistemine dayalı Mızıka-i Hümâyûn, II. Mahmud’un çağdaş müzik anlayışının sembolüdür. Donizetti Paşa’nın katkılarıyla kurulan bu topluluk, saray ve ordu müziğini Avrupa standartlarına taşımıştır.
“Adlî” mahlasıyla şiirler kaleme alan Sultan II. Mahmud, klasik Osmanlı edebiyatının dilini çok iyi kavramıştı. 26 bestesi günümüze ulaşan padişah, tambur ve ney çalar, Hicaz divan makamındaki bestesiyle tanınır. Yazdığı beyitlerde ise iç dünyasına ve kader anlayışına dair zarif ifadeler yer alır.
İstanbul’un Siluetine Bıraktığı İzler
Sultan Mahmud, İstanbul’u yalnızca yönettiği bir başkent değil, imar ettiği bir şehir olarak görüyordu. Galata Köprüsü ve Bayezid Kulesi, onun şehircilik anlayışının mimari sembollerindendir. Su sorununu çözmek amacıyla bendler, suyolları, çeşmeler yaptırmış; şehrin ruhunu yansıtan sahabe türbeleri ve tekkeleri onartmıştır.
Sultan II. Mahmud’un kültürel mirası sadece reformlarla sınırlı değildir. Döneminin zarif mimari üslubunu yansıtan yapılarla da iz bırakmıştır.
II. Mahmud Türbesi ve Sebili: İstanbul Çemberlitaş’ta yer alır. Sebil ve muvakkithane ile birlikte bir külliye anlayışı taşır.
Nusretiye Camii (1823–1826): Tophane’de inşa edilen bu cami, barok ve ampir etkileriyle Tanzimat öncesi mimaride bir dönüm noktasıdır.
Şehzadebaşı’nda İmarethane ve Külliye Tesisleri: Sosyal yardım kurumlarıyla birlikte işleyen dini yapılar inşa ettirmiştir. Çeşmeler ve Selsebiller: İstanbul’un birçok semtine zarif su yapıları kazandırmıştır.
Eğitim ve Basın Hamleleri
1831’de yayın hayatına başlayan Takvim-i Vekayi, Osmanlı’nın ilk resmî gazetesi olarak hem kamuoyunu bilgilendirme hem de reformların tanıtım aracı olarak işlev gördü. İlköğretim zorunlu hale getirildi, Harbiye, Tıbbiye ve Mühendishâne gibi çağdaş okullar kuruldu. Avrupa’ya öğrenci gönderilerek modernleşmenin ilk adımları başladı.
Cami, türbe, imarethane, gazete, okul... II. Mahmud’un kültür politikası sadece reformların değil; aynı zamanda estetik ve mimarî duyarlılığın da ifadesidir. Şehri, devleti ve toplumu yeniden kurgulayan bir inşa hareketidir.
vefatı ve Kabri
Sultan II. Mahmud, 1 Temmuz 1839’da İstanbul’da vefat etti. Cenazesi, kendi adına inşa ettirdiği II. Mahmud Türbesi’ne defnedildi. Türbe, bugün Çemberlitaş’ta yer almakta ve halk tarafından ziyaret edilmektedir. Bu yıl, vefatının 186. yılı dolayısıyla sanat ve mirası yeniden gündeme geliyor.