Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Galeriler Kültür Sanat Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir

Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir

1453’te Fatih’in emanet ettiği İstanbul, 6 Ekim 1923’te yeniden hürriyetine kavuştu. Fetihle alınan bu şehir, inançla ve kararlılıkla özgürlüğünü yeniden kazandı.

Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 1

1453’te Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği bu kadim şehir, 6 Ekim 1923’te Mustafa Kemal'in önderliğinde yeniden özgürlüğüne kavuştu. Peygamberin müjdelediği, Fatih’in emanet ettiği, yüzyıllar boyunca uygarlıkların gözdesi olmuş İstanbul, insanlık tarihinin en dramatik dönüşümlerinden birine sahne oldu.

1 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 2

Peygamberin Müjdesi, Fatih’in Emaneti

Coğrafyanın insanlığa bahşettiği en özel armağanlardan biri olan İstanbul, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan eşi benzeri olmayan bir konuma sahipti. Bu yüzden tarih boyunca birçok milletin rüyası, orduların hedefi, imparatorlukların merkezi oldu.

2 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 3

1453 yılında, henüz 21 yaşındaki bir hükümdarın, Fatih Sultan Mehmet’in kararlılığıyla Bizans surlarının önünde başlayan o destan, yalnızca bir şehrin fethi değil, bir çağın kapanışı, bir yenisinin başlangıcıydı. 

Fatih, “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni” derken aslında yalnızca bir komutan değil, bir medeniyetin kaderini konuşuyordu. Ve o kader, beş asır boyunca Türk milletinin en büyük gururu olarak yaşamaya devam etti.

3 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 4

Payitahtın işgal günleri

Ne var ki yüzyıllar boyunca dünyanın gözbebeği olan bu şehir, 20. yüzyılın başında tarihin en acı dönemlerinden birine sürüklendi. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu için yalnızca bir yenilgi değil, aynı zamanda başkentin kalbine indirilen bir darbe oldu. 

13 Kasım 1918 sabahı, Haydarpaşa açıklarında ufukta beliren 61 savaş gemisi, İstanbul semalarını ağır bir sessizliğe gömdü.

4 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 5

İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan donanmaları Boğaz’a girdiğinde, bu şehirde yaşayan herkes bir devrin sonuna tanıklık ediyordu. O gün, Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa da Adana’dan İstanbul’a gelmişti. Haydarpaşa rıhtımında denize baktı, düşman gemilerinin çelik gövdeleri sulara yansırken yanındakilere döndü ve tarihe kazınan o sözü söyledi:

“Endişelenme, geldikleri gibi giderler.”

Bu cümle, yalnızca bir teselli değil; milletin kaderini değiştirecek bir direnişin başlangıcıydı.

5 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 6

İşgal Altında Bir Şehir

İstanbul artık özgür değildi. Harbiye Nezareti İngiliz askerlerince kuşatılmış, Taksim Kışlası Fransızların karargâhına dönüştürülmüş, Galata Kulesi İngiliz bayrağı altında gözetleme noktası yapılmıştı

6 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 7

Pera Palas’ta subaylar eğlenceler düzenliyor, Grand Rue de Pera’da işgal birlikleri yürüyüş yapıyordu. Osmanlı askerleri sokakta bir İngiliz teğmeniyle karşılaştığında selam vermek zorundaydı; vermediğinde tutuklanıyor, onuru kırılıyordu. Yüzyıllarca payitahtlık yapmış şehir, kendi topraklarında esir düşmüştü.

7 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 8

Ama o esaretin içinde bile bir umut kıvılcımı yanıyordu. Kadınlar Sultanahmet Meydanı’nda mitingler düzenliyor, öğretmenler öğrencilerine vatan sevgisini gizli defterlerle anlatıyor, halk birbirine “Anadolu’da bir şeyler oluyor” diyordu.

8 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 9

Direnişin Sesi: Anadolu

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı, yalnızca bir askeri hareket değil, bir milletin yeniden doğuşuydu. Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde alınan kararlarla “milletin istiklali, yine milletin azim ve kararıyla kurtulacaktır” denilmişti. Bu karar, İstanbul’un geleceğini de belirleyecekti. Zira işgal altındaki başkentte yaşanan baskılara, kapatılan meclislere, tutuklanan aydınlara rağmen Anadolu’dan yükselen bir ses vardı:

 “Bu millet teslim olmayacak.”

 

9 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 10

6 Ekim 1923: Yeniden Fethedilen Şehir

6 Ekim 1923 sabahı, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul’a girdiğinde şehir bir bayram yerine dönmüştü. Yollara serilen çiçeklerin, camlardan sallanan bayrakların, sevinçten ağlayan insanların görüntüsü hafızalara kazındı. İşgal bayrakları birer birer söküldü, kışlalar teslim alındı, alıkonulan mülkler sahiplerine iade edildi. Gülhane Parkı’nda halk askerlerin tüfeklerine çiçek taktı, çocuklar askerlere şeker ikram etti. Minarelerden ezanlar yükseldi, dualar semaya karıştı, İstanbul yeniden dirilişin sembolü oldu.

Bu şehir, artık bir kez daha özgürdü. Ve o özgürlük, yalnızca bir kentin değil, bir milletin yeniden var oluşunun simgesiydi.

10 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 11

Emanetin 102. Yılı

Bugün, İstanbul’un kurtuluşunun 102. yılını kutlarken, tarih bize bir kez daha şunu hatırlatıyor: 

Bu şehir, Fatih’in cesaretiyle fethedildi, Mustafa Kemal’in sabrı ve zekâsıyla kurtarıldı. Peygamberin müjdelediği, milletin kanıyla koruduğu bu mukaddes şehir, her taşında bir direnişin izini taşımaya devam ediyor. 2 Ekim 1923’te Tophane Rıhtımı’nda “geldikleri gibi” gemilerine binip giden işgalcilerden dört gün sonra, Türk ordusu şehre girdi.

11 / 12
Kurtuluşun 102. yılında İstanbul: Emanetin izinde bir şehir 12

O gün, İstanbul’da görülmemiş bir sevinç yaşandı. Kentin dört bir yanı Türk bayraklarıyla donatılmış, ezan sesleri gökyüzünü doldurmuştu. İstanbul, işgale boyun eğmeyerek o günü büyük bir zaferle taçlandırdı.

12 / 12