Aziz Nikolas’tan Lala Mustafa Paşa’ya
1298-1312 yılları arasında Lüzinyan Krallığı döneminde Gotik tarzda inşa edilen bu muazzam yapı, ilk olarak St. Nikolas Katedrali olarak inşa edilmiştir. Katedralin büyük ölçüde tamamlanma tarihi olarak kabul edilen 1 Eylül 1311 tarihi, bugün dahi yapının güney duvarında kazılı hâlde bulunmaktadır. Dönemin ihtişamını yansıtan bu yapı, Lüzinyan Kralları’nın Kudüs Kralı unvanını aldığı taç giyme törenlerine de ev sahipliği yaparak tarihî değerini daha da artırmıştır.
1571 yılında Osmanlı’nın Kıbrıs seferi sonucunda fethedilen Mağusa’da, bu muazzam yapı, fetih sembolü olarak camiye çevrilmiştir. Lala Mustafa Paşa’nın II. Selim adına okuttuğu ilk hutbe ile birlikte cami olarak ibadete açılan bu mekân, o günden bugüne Lala Mustafa Paşa Camii ismini taşımaktadır.
Neden “Lala Mustafa Paşa” Camii?
Osmanlı'nın Kıbrıs seferinin başkomutanı olan ve Kıbrıs’ın fethiyle tarihe geçen Lala Mustafa Paşa, bu kutlu mabedin isminin temelinde yer almaktadır. Fethin ardından Kıbrıs’ın İslam kimliğine kavuşmasını simgeleyen bu dönüşüm, sadece bir cami açılışı değil; aynı zamanda bir medeniyetin hâkimiyetini de temsil etmektedir.
Kıbrıs, tarih boyunca Doğu Akdeniz’in en stratejik bölgelerinden biri olmuştur. Bu nedenle adada inşa edilen yapılar, sadece dini değil, siyasi ve kültürel birer simge olarak da dikkat çekmektedir. Aziz Nikolas Katedrali’nin yer aldığı Mağusa ise, hem askeri hem de ekonomik açıdan büyük öneme sahipti. Bu bağlamda, Osmanlı’nın fetihle birlikte bu görkemli yapıyı camiye dönüştürmesi, bölgenin İslamlaşması ve Osmanlı medeniyetine entegre edilmesi açısından büyük bir adım olmuştur.
Mimari Zarafet: Gotik'ten Osmanlı’ya
Gotik mimarinin en çarpıcı örneklerinden biri olan yapı, özellikle batı cephesiyle göz kamaştırmaktadır. Bu bölümün Fransa’daki ünlü Reims Katedrali’nden esinlenerek yapıldığı bilinmektedir. Katedralin girişindeki Venedik armaları ve hayvan figürleri, Orta Çağ Avrupa’sının sanat anlayışını yansıtırken, Salamis Harabeleri’nden getirilen figürlerle birleşerek mimariye zenginlik katmıştır.
Osmanlı döneminde camiye dönüştürülen bu mabede minber ve mihrap eklenmiş, zamanla çan kulesi yıkılmış ve yerine yaklaşık 100 metre uzunluğunda bir minare inşa edilmiştir. Bu değişim, yapının İslami kimliğe bürünmesini simgelemektedir.
Evkaf Kayıtlarında: Ayasofya-i Sağîr
Osmanlı Vakıf sistemi içinde, cami Sultan II. Selim Evkâfı’na kayıtlıdır. Vakfiyesinde ise ismi “Ayasofya-i Sağîr”, yani Küçük Ayasofya olarak geçmektedir. Lefkoşa’daki Selimiye Camii’nin “Büyük Ayasofya” kabul edilmesiyle bu adlandırma yapılmıştır. 1954 yılında resmi olarak “Lala Mustafa Paşa Camii” ismini almıştır.
Caminin bahçesinde, Şam Müftüsü Seyyid Mehmet Ömer Efendi, İmam ve Müderris İbrahim Efendi ile Şer’iyye Hâkimi Mustafa Zühtü Efendi’ye ait üç ayrı türbe yer almaktadır. Bu kutsal mekân, sadece mimari değil, aynı zamanda maneviyatıyla da gönüllerde yer edinmiştir.
Caminin girişindeki 700 yıllık Cümbez Ağacı, tıpkı cami gibi zamanın akışına tanıklık etmektedir. Yılda yedi kez meyve veren bu yaşlı ağaç, Mağusa’nın tarihine kök salmış bir doğa harikasıdır.
Kültür ve medeniyetin abideleştiği yer
Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Lala Mustafa Paşa Camii, hem Gotik hem de Osmanlı mimarisini tek potada eriten eşsiz bir yapıdır. Farklı din ve kültürlerin izlerini taşıması, onu bir hoşgörü ve medeniyet simgesi hâline getirmiştir.
Konum: Gazimağusa, Kıbrıs
Vakıf: Sultan II. Selim Evkâfı
İlk İbadet: 17 Ağustos 1571
Mimari Tarz: Gotik + Osmanlı dokunuşları