Tarihi Yapı, Kültür ve Medeniyet Merkezi Olarak Yeniden Hayat Buldu
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın vizyoner girişimiyle yeniden düzenlenen Sinop Tarihi Cezaevi, sadece mimari bir yapı değil, aynı zamanda Türkiye’nin kolektif hafızasında derin izler taşıyan bir kültür merkezi olarak yeniden halkla buluşturuldu. “Anadolu’nun Alkatrazı” olarak bilinen yapı, çağdaş müzecilik anlayışıyla yeniden işlevlendirilerek Türkiye'nin kültürel mirasına kazandırıldı.
Bakan Ersoy: “Sinop, kültür ve medeniyetin yeni odak noktasıdır”
Açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, projenin yalnızca fiziksel bir restorasyon olmadığını, aynı zamanda bir hafıza aktarımı olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Sinop Tarihi Cezaevi sadece bir yapı değil, Türkiye’nin belleğinde iz bırakan önemli bir kültür mekânıdır. Bu projeyle, tarihsel hafızamızı koruyarak geleceğe aktarmayı ve ziyaretçilere hem düşünsel hem de görsel açıdan zengin bir deneyim sunmayı amaçladık.”
AB Destekli İşbirliği ile Uluslararası Standartlarda Dönüşüm
Sinop İç Kalesi içinde yer alan cezaevi, Avrupa Birliği destekli “Ortak Kültürel Miras: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog İnşası (Faz II)” projesi kapsamında müze olarak yeniden işlevlendirildi. Helenistik Dönem'den günümüze ulaşan yapı, modern restorasyon teknikleri ve teşhir-tanzim uygulamalarıyla geleceğe taşındı.
157 Milyon TL’lik Dev Yatırımla Kültürel Canlanma
Proje kapsamında 3.469 m²’lik alanda tarihî kimliğe sadık kalınarak özel sergi bölümleri oluşturuldu. Ayrıca 4.590 m²’lik yürüyüş yolları, Sinop İç Kalesi’nin özgün dokusuna uygun şekilde restore edilerek Karadeniz manzarasıyla bütünleşik bir ziyaretçi deneyimi sağlandı.
Geçmişin İzleriyle Kurulan Duygusal ve Düşünsel Bağ
Yalnızca bir müze değil, aynı zamanda edebiyat ve kültür dünyasının unutulmaz isimlerine ev sahipliği yapmış bir simge olan Sinop Tarihi Cezaevi, ziyaretçilerine hem duygusal bir bağ kurma hem de kültürel bilinçlenme imkânı sunuyor. Geçmişle gelecek arasında güçlü bir köprü kuran yapı, Türkiye’nin kültürel direncini ve tarihsel sürekliliğini temsil ediyor.