Taş Duvarlarda Saklı İnanç: İstanbul’un Katolik Sessizliği
İstanbul’un çok katmanlı tarihinin satır aralarında, sessiz ama dirençli bir iz taşıyan Katolik mirası, şehir siluetinin gotik dokunuşlarla zenginleşen benzersiz bir parçasıdır. Latin cemaatiyle şekillenen bu miras, yüzyıllar boyunca Levanten kültürünün taşıyıcısı olmuş; din, sanat ve mimariyi bir araya getiren görkemli yapılar bırakmıştır.
Galata, Pera ve Pangaltı gibi semtlerde yükselen kiliseler, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte yalnızca ibadet mekânı değil, aynı zamanda Batılı kültürün İstanbul’a açılan penceresi olarak da varlık göstermiştir. Fransiskenler, Dominikenler ve Cizvitler gibi tarikatlar sayesinde İstanbul’un mimari hafızasında gotik tonlar, barok çizgiler ve vitraylı sessizlikler hâlâ izlenebilir.
Bugün İstanbul’un dört bir yanında sessizce varlığını sürdüren bu kutsal yapılar arasında şunlar öne çıkar:
Saint Antoine de Padoue Kilisesi; Beyoğlu, İstiklal Caddesi üzerinde ve İstanbul'un en büyük Katolik Kilisesi
Aziz Peter ve Paul Kilisesi; Galata, Karaköy semtinde
Santa Maria Draperis Kilisesi; Beyoğlu, İstiklal Caddesi üzerinde
Aziz George Kilisesi (St. Georg); Karaköy, Galata semtinde (Avusturya Lisesi'nin karşısında)
San Pacifico Kilisesi (Aziz Pasifiko);Büyükada, Adalar ilçesi
Göğe Kabul Kilisesi (Notre Dame de L’Assomption); Moda semtinde
Bu kiliseler, inancın mimariye dönüşmüş hâli olarak ziyaretçilerini hem manevî hem estetik bir yolculuğa çıkarıyor. Sessiz taş duvarlarının ardında, Levanten cemaatinin tarihine, Katolikliğin İstanbul’daki izlerine ve çok kültürlü bir geçmişin gölgelerine rastlamak mümkün.
Öte yandan, Katolik dünyası yakın zamanda önemli bir gelişmeye daha tanıklık etti. 267. Papa olarak seçilen Kardinal Robert Francis Prevost, küresel Katolik birliğinin yeni ruhani lideri sıfatıyla göreve başladı. Bu gelişme, Katolikliğin tarihi izlerine sahip olan İstanbul’da da kültürel anlamda yankı buldu; şehirdeki Katolik varlığını yeniden düşünme ve görünür kılma ihtiyacını bir kez daha hatırlattı.
İstanbul’da taş duvarlar sessizliğini korurken, tarih ve inanç bu yapıların içinde yaşamaya devam ediyor. Bu sessizlik, aslında bir kültürün, bir ruhun ve bir aidiyetin yankısıdır. Vatikan ile tarihi bağlara sahip bu şehirde, Katolik kültürünün taş, ahşap ve vitrayda vücut bulmuş halleri hâlâ hissedilmeye devam ediyor.