Çernobil’in Tanınmamış Üç Kahramanı:
Ananenko, Bezpalov ve Baranov, reaktör altındaki vanaları kapatmak için karanlık sulara daldı; olası buhar patlamasını önleyip milyonları kurtardılar. Üçü de hayatta kaldı.
Cher Ami
I. Dünya Savaşı’nda mesajıyla 200 askerin hayatını kurtaran posta güvercini:
Defalarca vuruldu, bir bacağını ve gözünü kaybetti. Tahta bacak takıldı; adı “Cher Ami”, yani “sevgili arkadaşım”.
Kapalı Kapıların Ardında
Donna Ferrato’nun objektifi:
Varlıklı bir evde şiddet anını yakaladı. Tepkiler reddedilse de “Düşmanla Yaşamak” kitabı tartışmayı büyüttü; 1994’te yasaya giden yolu açtı.
Beni bekle baba!:
Vancouver’da II. Dünya Savaşı’na giden birliğe koşan küçük çocuk. Donup kalan bakışlar, vedanın ağırlığını ölümsüzleştiriyor. Baba, Ekim 1945’te eve sağ döndü.
Tezgahın Arkasında:
Jackson’daki beyazlara özel bölümde oturma eylemi: John Salter, Joan Trumpauer ve Anne Moody’ye öfkeli kalabalık ketçap ve hardal döküyor. Fotoğraf, ayrımcılığın yüzünü gösteriyor.
Çocukluk Arkadaşları
1972’de grev hattında karşı karşıya iki kişi:
İşçi Guy Burmieux ve çevik kuvvet polisi Jean-Yvon Antignac. Çocukluk arkadaşlarının bakışları, çatışmanın insani tarafını açığa çıkarıyor.
Sevinç Patlaması
1973’te Travis Hava Üssü:
Esir pilot Robert L. eve dönerken 15 yaşındaki kızı Lorrie kollarını açıp koşuyor. Saf coşku, Vietnam müdahalesinin bitişine sembol oluyor.
En genç anne:
Lina Medina, 5 yaşında 7 aylık hamile olduğu anlaşıldı. 1939’da sezaryenle sağlıklı bir erkek çocuk doğurdu. Vaka, aşırı erken ergenliğin tıpta en çarpıcı örneği oldu.
Terezka’nın karalaması:
Savaş travmasıyla büyüyen küçük Terezka’dan “ev” çizmesi istendi. Tahtadaki kaotik çizgiler ve bakışları, toplama kampının silinmeyen izlerini tek kareye sığdırıyor.
İki erkek kardeş Moro Rock, 1975:
Saçları elektrikle dikilen Michael ve Sean, yıldırım çarpmadan saniyeler önce poz veriyor. Fotoğraf, doğanın uyarısını ve anlık masumiyeti yakalıyor.
Alba Iulia’da yürütülen apartman:
1987’de 7600 tonluk bina ikiye bölünüp 55 metre kaydırıldı. Hizmetler aksamadı; sakinlerin yerinden bile oynamadığı anlatılır. Mühendislik ve günlük hayat yan yana.
Havuzda asitli saldırı:
St. Augustine’de “beyazlara özel” havuza barışçıl dalış yapan gençlere motel müdürü kimyasal döktü. Kare, sivil haklar mücadelesinin bedelini çıplak biçimde gösteriyor.
Satılık çocuklar:
1948’de geçim derdindeki aile, evden atılma korkusuyla çocuklarını satılığa çıkardı. Anne yüzünü saklıyor; kartondaki yazı, savaş sonrası yoksulluğun acı belgesi.
Aparan’da acının dansı:
Antoine Agoudjian’ın kadrajında, oğlunu yitiren Ermeni baba, dağın eteğinde kollarını açıp dans ediyor. Kederle direncin aynı bedende buluştuğu evrensel bir an.
Atom bombası patlaması:
Harold Edgerton’un 1952 Nevada testinden mikro saniyelik kare: Ateş küresinin erken evresi, ışığın donduğu anda görülüyor. Bilim, yıkımın estetiğini de kayda geçiriyor.
Deniz kıyısındaki trajedi:
Los Angeles kıyısında, suda kaybolan 19 aylık oğullarını arayan anne baba. Ufka kilitlenen iki siluet, çaresizliğin ve sessiz çığlığın Pulitzer’lik ifadesi.
Yıkılmış köprüden kaçış:
1950’de Pyongyang’da bombalanan köprü üzerinden güney’e umutsuz göç. Max Desfor’un fotoğrafı, donmuş çelikler arasında salınan hayatları tarihe çiviliyor.
Rajiv Gandhi:
Eski Hindistan Başbakanı’nın son anları. Turuncu çiçekli kadın yaklaşır; birkaç saniye sonra intihar saldırısı patlar. Fotoğrafçı da o patlamada hayatını kaybeder.
1999 sınıfı:
Neşeli bir yılsonu karesi gibi duran fotoğrafta Eric Harris ve Dylan Klebold, kameraya el yapımı silah hareketleri yapıyor. Birkaç hafta sonra Columbine katliamı yaşanıyor.
Büyük gün:
6 Haziran 1944, Omaha: Robert Capa’nın grenli, bulanık karesi, kurşun yağmuru altında çıkan Pfc. Huston Riley’i yakalar. Kusurları, savaşın titreyen gerçeğini büyütür.
Genç Usame:
1971’de İsveç’te masum aile tatili pozunda, yeşil gömlekli 14 yaşındaki Usame bin Ladin. Yıllar sonra dünya terörüyle anılacak ismin sıradan bir çocukluğu.
‘Dava edilmeyeceğim!’:
Maria Callas’a sahne arkasında tebligat uzatılır. Diva öfkelenir: “Meleklerin sesine sahibim!” Kare, sanatçı kibri ile hukukun soğuk yüzünü aynı anda gösterir.
Özgürlüğe sıçramak:
1961’de genç Doğu Alman askeri Hans Conrad Schumann, dikenli teli aşıp Batı’ya atlar. Tek karelik sıçrayış, duvarın ötesindeki hayat arzusunun simgesine dönüşür.
SS Grandcamp:
Texas City limanında dumanlar yükselirken gönüllü itfaiye mücadele ediyor. Dakikalar sonra, gübre yüklü gemi infilak edecek; yüzlerce can yitecek, binlerce kişi yaralanacak.
Alman kadını taciz eden Sovyet askerleri:
Leipzig istasyonunda kayda geçen taciz, savaşın ganimet kültürünü ve sivil bedellerini yüzümüze vuruyor. İşgal sonrası cinsel şiddetin boyutu korkutucu.
Yaralı genç işçi:
1912’de 11 yaşındaki Giles, iplikhanede makineye kapılıp ağır yaralandı. Çocuk işçiliğin kanlı bilançosu, tazmin pazarlıkları ve aile içi yüklerle birleşiyor.
Son gülüş:
Clutter ailesi cinayetinin failleri Perry Smith ve Richard Hickock karar sonrası. Perry’nin kayıtsız gülüşü, sıradan bir portreyi ürpertici bir ikrara çeviriyor.
Tartışma
1978 Tahran:
Arkadaşının ayakkabılarını tutan isyancı, “Biz ateş etmedik” diyen askerle karşı karşıya. Abbas’ın kadrajı, devrim anlarında hakikat savaşını yakalıyor.