İstanbul
Açık
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Galeriler Magazin Canan Gerede açıkladı: Güney’i ben kaçırdım!

Canan Gerede açıkladı: Güney’i ben kaçırdım!

Ünlü yönetmen ve gazeteci Canan Gerede, anılarını kaleme aldığı “Devrim Çiçeği” adlı kitabında, Yılmaz Güney’in 1981’deki firarında aktif rol aldığını açıkladı. Türkiye sinema tarihine damga vuran bu kaçışın detayları, yıllar sonra gün yüzüne çıktı.

Canan Gerede açıkladı: Güney’i ben kaçırdım! 1

Cezaevinden Paris’e Uzanan Kaçış

13 Eylül 1974’te Yumurtalık Kaymakamı Sefa Mutlu’yu öldürdüğü gerekçesiyle mahkûm edilen sinema dünyasının efsane ismi Yılmaz Güney, 9 Ekim 1981’de Isparta Yarı Açık Cezaevi’nden izinli olarak çıktığında, kimse onun geri dönmeyeceğini tahmin edememişti. 

Ancak bu firar, rastlantı değil; dikkatle planlanmış bir operasyonun parçasıydı.

Bu operasyonun merkezinde ise, Canan Gerede yer alıyordu. 

Ünlü gazeteci ve yönetmen Gerede, o dönem Paris’te “Afrique Asie” dergisinin sahibi Simon Malley’in ricasıyla Yılmaz Güney’le bir röportaj gerçekleştirmek üzere cezaevine gitmişti.

 

Röportajla Başlayan İş Birliği

Gerede ve Güney’in yolu bu röportaj vesilesiyle kesişti. Ancak bu tanışıklık, kısa süre sonra güçlü bir iş birliğine dönüştü. Güney, içeride dahi film senaryoları yazıyor, filmlerini dışarıdan yönetmeye devam ediyordu. 

Canan Gerede’ye çalışma teklifinde bulunan Güney, daha sonra çok daha kritik bir istekte bulundu: Kaçış planı için yardım.

1 / 4
Canan Gerede açıkladı: Güney’i ben kaçırdım! 2

“Kaçışı Denizden Planlamıştım”

Gerede, firar planının tüm detaylarını kitabında anlattı. Firar, bayram gününe denk getirilmişti. Antalya’daki Olimpos Hotel, planın merkeziydi. 

Yılmaz Güney’e ulaşacak kişi, kırmızı bir kalemin yarısıyla tanınacaktı. Kalemin diğer yarısı ise Güney’deydi.

O gün Yılmaz Güney, eşi Fatoş ve oğlu küçük Yılmaz ile deniz kenarında piknik yapıyor gibi davranacaktı. Yatta bekleyen Donat, Edi Hubschmid ve kaptan Joel, kaçışı gerçekleştireceklerdi. 

Güney denize dalacak ve yata ulaşacaktı. Eşi ve oğlu ise İstanbul’a dönüp ardından Zürih’e uçacaktı.

2 / 4
Canan Gerede açıkladı: Güney’i ben kaçırdım! 3

Uluslararası Destek: Melina Mercouri Devrede

Firar başarıyla sonuçlandıktan sonra, süreç uluslararası bir boyuta taşındı. O dönem Yunanistan Kültür Bakanı olan Melina Mercouri devreye girdi. Edi ve Nihat Behram’ın girişimiyle Mercouri, Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand ve Jacques Lange ile temasa geçti. Sonuç olarak Fransa, Yılmaz Güney’i koruma altına aldı.

 

“Herkes Üstüne Düşeni Yaptı”

Canan Gerede’nin ifadesine göre, Zürih’e ulaşıldığında tüm ekip planı başarıyla uygulamıştı. Firar sadece bir kaçış değil, aynı zamanda politik ve kültürel bir dayanışmanın simgesi olmuştu.

3 / 4
Canan Gerede açıkladı: Güney’i ben kaçırdım! 4

Hafızalara Kazınan Bir Direniş

Canan Gerede’nin yıllar sonra kaleme aldığı bu itiraf, Türkiye yakın tarihinin en dikkat çekici firarına ışık tutuyor. Yılmaz Güney’in kararlı duruşu, Canan Gerede’nin cesareti ve uluslararası destekle gerçekleşen bu kaçış, sinema ve siyasi tarihimizin unutulmaz anıları arasında yerini aldı.

4 / 4