Güllü dosyasında dengeleri değiştiren rapor!
Arabesk müziğin sevilen ismi Güllü’nün Yalova’daki evinin 6. katından düşerek hayatını kaybetmesiyle başlayan süreç, her geçen gün daha da çarpıcı iddialarla gündeme geliyor.
İlk etapta “talihsiz bir düşme” olarak değerlendirilen olay, soruşturma ilerledikçe bambaşka bir boyut kazandı.
Valizlerle yakalanmaları şüpheleri artırdı
Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı Sultan Nur Ulu, olayın ardından valizleriyle yakalanmış ve “kasten öldürme” şüphesiyle gözaltına alınmıştı.
İkilinin yurt dışına çıkmayı planladığı iddiası, dosyanın seyrini değiştiren ilk gelişmelerden biri olmuştu.
Bilirkişi raporu gündemde
Soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda yer alan tespitler, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Raporda, Güllü’nün ölümünün “normal bir düşme” ile açıklanamayacağı, olayda itme ya da fiziksel baskı ihtimalinin güçlü olduğu vurgulandı.
Düşüş yönü, beden açısı, ivme ve temas noktalarının sıradan bir kazayla örtüşmediği ifade edildi.
TÜBİTAK kayıtlarıyla örtüşen detaylar
Bu raporun, daha önce TÜBİTAK tarafından incelenen ve çözümlenen ses kayıtlarıyla örtüştüğü belirtiliyor.
Söz konusu kayıtlarda geçen “Atacağım şimdi seni” ve "Hadi görüşürüz, bay bay” ifadesi soruşturmanın en kritik delillerinden biri olarak dosyada yer alıyor.
Bu detay, olayın basit bir kaza olmadığı yönündeki iddiaları güçlendirdi.
Gözaltı sayısı 5’e yükseldi
İstanbul ve Yalova emniyetinin ortak çalışmasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, yalnızca Tuğyan ve Sultan değil; onları Yalova’dan İstanbul’a götüren kişi, İstanbul’da kaldıkları evin sahibi ve Sultan’ın babası da gözaltına alındı.
Böylece dosyada gözaltı sayısı 5’e yükseldi.
‘Bunlar beni öldürecek’ iddiası
Soruşturma sürerken, Güllü’nün 42 yıllık yakın dostu Çiğdem Turan’ın açıklamaları da dikkat çekti. Turan, ünlü sanatçının vefatından 3–4 gün önce kendisini arayarak,
“Kardeşim, sana ihtiyacım var. Bunlar beni öldürecek”
dediğini öne sürdü. Bu sözler, dosyadaki şüpheleri daha da artırdı.
Soruşturma derinleşiyor
Şüphelilerin avukatı, müvekkillerinin linç ve tehditlere maruz kaldığını savunurken, “yurt dışına kaçma” iddialarını da yalanladı.
Öte yandan gözaltındaki isimlerden şu ana kadar resmi bir itiraf ya da kapsamlı bir açıklama gelmedi.
Adli Tıp raporları, kamera kayıtları, bilirkişi incelemeleri ve tanık anlatımlarıyla birlikte Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturma tüm yönleriyle sürdürülüyor.
Magazin ve kamuoyu ise tek bir soruya odaklanmış durumda:
Bu olay gerçekten bir kaza mı, yoksa çok daha fazlası mı var?