Sağlık sisteminin görünmeyen kahramanları olan hemşireler, pandemiyle birlikte yeniden takdir toplarken, mesleki sorunlarına da dikkat çekiliyor.
12 Mayıs, modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale’in doğum günü anısına tüm dünyada “Dünya Hemşireler Günü” olarak kutlanıyor. Türkiye’de de çeşitli sağlık kurumlarında etkinliklerle anılan bu özel gün, yalnızca kutlama değil; aynı zamanda farkındalık ve teşekkür günü olarak da değerlendiriliyor.
Sağlık Ordusunun Sessiz Gücü
Sağlık hizmetlerinin 7 gün 24 saat devamlılığını sağlayan hemşireler, yoğun bakımda, ameliyathanede, acilde, sahada ve evde bakım süreçlerinde toplumun her kesimine dokunuyor. Pandemi sürecinde gösterdikleri özveriyle toplum nezdinde daha görünür hale gelen bu meslek grubu, halen pek çok sorunla karşı karşıya.
Talepler: Daha İyi Çalışma Koşulları ve Saygınlık
Türk Hemşireler Derneği’nin verilerine göre ülkede yaklaşık 240 bin hemşire görev yapıyor. Ancak OECD ortalamasının oldukça altında kalan hemşire başına düşen hasta sayısı, çalışanlar üzerindeki yükü artırıyor. Dernek yetkilileri, hemşirelerin hak ettikleri özlük haklarına, güvenli çalışma ortamına ve mesleki saygınlığa kavuşturulması gerektiğini vurguluyor.
Sadece “Bakıcılık” Değil, Bilimsel ve Stratejik Rol
Hemşirelik yalnızca hasta bakımı değil, aynı zamanda sağlık eğitimi, önleyici hizmetler ve sağlık yönetimi gibi birçok kritik rolü kapsıyor. Yüksek lisans ve doktora programlarıyla akademik derinliği artan hemşirelik, aynı zamanda toplumsal sağlık politikalarının şekillenmesinde de etkili oluyor.
Gelecek Hemşirelerin Ellerinde
Bu yılki Dünya Hemşireler Günü teması: “Geleceğimiz Hemşirelerimizle Güvende”. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), küresel ölçekte yaşlanan nüfus ve sağlık hizmetlerine artan ihtiyaç nedeniyle, 2030 yılına kadar 9 milyon yeni hemşireye ihtiyaç duyulacağını bildiriyor.