Akne Sadece Cilt Problemi Değil
Yeni yayımlanan bilimsel bir çalışma, yüzde akne ile yeme bozuklukları arasındaki bağlantıyı gün yüzüne çıkardı. Journal of the European Academy of Dermatology and Venereology dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, yüzünde sivilce (akne) problemi yaşayan bireyler, dış görünüşlerine dair artan kaygı nedeniyle sağlıksız beslenme alışkanlıkları geliştirme eğiliminde olabiliyor.
Araştırmanın Kapsamı: 7400 Akne Hastası İncelendi
Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yürütülen çalışmada, 18 yaş ve üzeri 7400 kişi incelendi ve bu grup, aynı yaş aralığında akne sorunu yaşamayan 207 bin kişiyle karşılaştırıldı. Araştırma sonuçlarına göre:
Akne sorunu yaşayan bireylerde yeme bozukluğu geliştirme riski 2,4 kat daha fazla.
Depresyon, kaygı gibi psikolojik faktörler hesaba katılsa bile, bu bireylerde yeme bozukluğu riski %65 daha yüksek.
Dış Görünüş Kaygısı, Yeme Alışkanlıklarını Etkiliyor
Çalışmanın başyazarı, akne problemi yaşayan bireylerde dış görünüşe dair kaygıların artmasının, özellikle beden algısı ve kilo kontrolüyle ilgili zararlı davranışlara yol açabileceğini belirtti. Bu da açlık diyeti, aşırı egzersiz, ya da düzensiz yeme davranışları gibi sağlıksız uygulamaları beraberinde getiriyor.
En Yüksek Risk Grubu: Gençler ve Ergenler
Her ne kadar çalışmada yalnızca 18 yaş ve üstü bireyler ele alınmış olsa da, uzmanlar ergenlik çağındaki bireylerin bu konuda daha hassas olduğuna dikkat çekiyor. Zira hem akne hem de beden algısına yönelik baskılar, bu yaş grubunda daha yoğun yaşanıyor.
Klinik Yaklaşımda Yeni Bir Perspektif
Araştırmayı yürüten ekip, bu bulguların dermatologlar ve cilt hastalıkları uzmanları için önemli bir uyarı olduğuna işaret ediyor. Hastaların yalnızca cilt tedavisine değil, aynı zamanda psikolojik destek ve beslenme danışmanlığı gibi alanlarda da izlenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Akne, sadece estetik bir sorun değil; ruh sağlığı ve beslenme düzeni üzerinde ciddi etkiler yaratabiliyor. Bu nedenle bütüncül bir yaklaşım benimseyen, psikososyal faktörleri göz ardı etmeyen sağlık politikaları geliştirilmesi gerekiyor.
KAYNAK : ALARABİYE