Türk savunma sanayii, yerli üretimle geliştirdiği yeni nesil nano sınıf insansız helikopter platformu Nanoalp ile keşif ve istihbarat görevlerinde devrim niteliğinde bir adım attı.
100 gram ağırlığındaki bu yüksek teknoloji ürünü, yalnızca gelişmiş operasyonel kabiliyetiyle değil, aynı zamanda muadillerine kıyasla sağladığı maliyet avantajıyla da dikkat çekiyor. Uludoğan Savunma Sanayi Teknoloji AŞ tarafından geliştirilen sistem, yüzde 60 yerlilik oranıyla üretildi, bu oranın kısa sürede yüzde 96’ya çıkarılması hedefleniyor.
Teknopark İstanbul bünyesinde ve TÜBİTAK 1501 Sanayi AR-GE Programı desteğiyle geliştirilen Nanoalp, aynı zamanda Teknopark’ın Yüksek Teknoloji Fonu’ndan da yatırım alarak seri üretim ve ihracat süreçlerini hızlandırdı.
Cihazın, Türkiye’de bu alanda üretim yapan ilk, dünyada ise ikinci firma tarafından geliştirildiği belirtiliyor.
Nano sınıf olarak adlandırılan bu segmentte, 25 santimetreden küçük, 200 gramın altındaki insansız hava araçları yer alıyor.
Bu sınıfta geliştirilen Nanoalp, tam otonom uçuş kabiliyeti, yüksek taşıma kapasitesi, düşük ses profili ve sensör füzyonu gibi yetenekleriyle muadillerinden ayrılıyor.
Uludoğan Savunma Sanayi Teknoloji AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Seyfeddin Cevdet Uludoğan, cihazın bu alanda dünyada sayılı örneği olduğunu belirterek,
“Nano sınıfında bu teknolojiyle üretim yapabilen çok az sayıda ülke var. Türkiye olarak hem teknik yeterlilik hem de maliyet avantajı sunarak bu alanda ciddi bir boşluğu dolduruyoruz” dedi.
100 gramlık ağırlığına rağmen 350 grama kadar yük taşıyabilen platform, bina içi operasyonlarda patlayıcı gibi mühimmatları taşıyabilme özelliğiyle güvenlik güçlerinin elini sahada ciddi şekilde güçlendiriyor.
Aynı platformla hem keşif-istihbarat hem de kamikaze görevlerinin yapılabilmesi, cihazın çok yönlülüğünü artırıyor.
100 gramlık ağırlığına rağmen 350 grama kadar yük taşıyabilen platform, bina içi operasyonlarda patlayıcı gibi mühimmatları taşıyabilme özelliğiyle güvenlik güçlerinin elini sahada ciddi şekilde güçlendiriyor.
Aynı platformla hem keşif-istihbarat hem de kamikaze görevlerinin yapılabilmesi, cihazın çok yönlülüğünü artırıyor.
Ürünün özellikle kapalı ve dar alanlarda operasyonel etkinliğini, hem teknik hem de ekonomik avantaj sunduğunu belirten Uludoğan,
“Sahada ihtiyaç duyulan sessizlik ve gizlilik bu platformda fazlasıyla mevcut. Geleneksel sistemler 10-15 metreden fark edilebilirken, bizim ürünümüz neredeyse yanınıza kadar yaklaşsa bile duyulmuyor. En dikkat çeken özelliklerinden biri de GPS’siz ve elektronik karıştırma ortamlarında görev yapabilmesi. Karışıklığın, sinyal kesintisinin olduğu en zor görev ortamlarında bile, sensör ve kamera sistemleriyle tanımlı görevini eksiksiz yerine getirebiliyor. Bu da onu rakipsiz kılıyor. Aynı zamanda benzer modellerin hem fiyatı çok yüksek hem de erişimi sıkıntılı. Zaman zaman ambargolara takılmak ciddi sorun yaratıyor. Biz bu noktada sürdürülebilir ve güvenli bir alternatif sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Ürünün ihracat değerine de dikkat çeken Uludoğan, Türkiye'nin bu alandaki rekabet gücünü ortaya koyduklarını belirterek,
“Bu sınıftaki yabancı modellerin kilogram başına ihracat değeri 2 milyon dolar seviyelerinde. Biz benzer operasyonel kabiliyeti sunarken maliyetleri yüzde 50’ye kadar düşürebiliyoruz” devam etti.
Türkiye’nin bu alandaki yıllık ihtiyaç hacminin 100 ila 150 milyon dolar arasında olduğu değerlendiriliyor.
Nanoalp, bu pazarda yerli ve milli bir çözüm sunarak hem teknolojik dışa bağımlılığı azaltıyor hem de savunma bütçesinden yurtdışına giden kaynağı ülke içinde tutarak ekonomik katkı sağlıyor.
Yüksek teknolojiye dayalı savunma çözümlerinin ihracat gücüne dönüşmesinin önemine dikkat çeken Uludoğan,
“Nanoalp’i yalnızca bir ürün değil, aynı zamanda Türkiye’nin teknolojiye dayalı bağımsızlık vizyonunun bir yansıması olarak görüyoruz. Ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, küresel pazarda da söz sahibi olacağız” dedi.