15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilmeye çalışılan hain darbe girişiminin faili olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), yıllardır Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararlı ve kapsamlı mücadelesiyle köşeye sıkışmış durumda. Örgütün elebaşı Fetullah Gülen’in 20 Ekim 2024’te hayatını kaybetmesi, FETÖ açısından tarihi bir kırılma noktası oldu. Gülen’in ölümünün ardından örgüt içindeki çatlaklar daha görünür hale gelirken, örgütün içyapısında çözülme ve bölünme hız kazandı.
İç İtiraflar Örgütün Maskesini Düşürdü
Elebaşının ölümünden önce başlayan iç tartışmalar, ölümünün ardından açık bir ayrışmaya dönüştü. FETÖ’nün gizli yapılanmasına dair uzun süredir kamuoyundan gizlenen birçok bilgi, bu ayrışmalarla birlikte gün yüzüne çıktı. Fetullah Gülen’in yeğeni olduğu belirtilen Ebu Seleme Gülen’in örgütün önde gelen isimlerini, örgütü ve mal varlığını ele geçirmekle suçlaması dikkat çekti. Örgüt içinden gelen bu itiraflar, FETÖ’nün hem 15 Temmuz darbe girişimindeki rolünü hem de karanlık finans ağlarını gözler önüne serdi.
Özellikle Cevdet Türkyolu’nun, Gülen’in hem maddi mirasını hem de örgütün kontrolünü ele geçirmek adına attığı adımlar, örgüt içindeki güven krizini daha da derinleştirdi. Ebu Seleme Gülen’in yaptığı açıklamalar, FETÖ’nün uzun süredir ısrarla inkâr ettiği birçok suçu doğrudan kabul eder nitelikte.
Vasiyet Krizi: FETÖ’nün Yeni Liderlik Savaşı
Fetullah Gülen’in ölümü sonrası örgütte başlayan miras ve liderlik kavgası, örgütün dağılma sürecini daha da hızlandırdı. 13 Mart 2025’te ortaya çıkan ikinci bir vasiyetnamede, Gülen’in “sağ kolu” olarak tanımlanan Cevdet Türkyolu, örgütün yeni lideri ve mirasın yürütücüsü olarak belirleniyor. Bu vasiyetnamenin, Gülen’in ölümünden aylar sonra ABD makamlarına sunulması ve içeriğindeki çelişkiler, örgüt içindeki derin krizi ortaya koyuyor.
Paralel vasiyetnameler, FETÖ’nün klasik “ikilik” anlayışını da yansıtıyor. Yalan, hile ve gizlilik üzerine inşa edilen yapı, bu kez kendi içerisinde parçalanıyor. Türkyolu’nun örgüt içindeki medya yapılanmalarına alternatif olarak “MC TV” adlı yeni bir kanal kurması, örgüt içindeki güven bunalımını açıkça ortaya koyuyor.
FETÖ’de Güven Erozyonu ve Dağılma
Cevdet Türkyolu’nun elinde tuttuğu maddi kaynaklara rağmen, örgüt içindeki meşruiyetini sağlayamadığı, taban tarafından kabul görmediği ve büyük bir güven sorunu yaşandığı açıkça görülüyor. FETÖ’nün artık çok daha dar bir kadro tarafından yürütülen bir yapıya dönüştüğü, örgütün alt kademelerinde ise çözülmelerin hızlandığı ifade ediliyor.
Örgütün önde gelen isimlerinden Ekrem Dumanlı, Kemal Gülen, Abdullah Aymaz ve Şerif Ali Tekalan gibi isimlerin, örgütün mal varlığına hükmetmesine karşın, tabanın bu kaynaklardan tamamen dışlandığı görülüyor. Bu durum, örgütü kimin yöneteceğine dair yaşanan krizin ötesinde, topyekûn bir dağılma sürecinin işaret fişeği olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin Kararlılığı ve Uluslararası Algı
Türkiye, 15 Temmuz’dan bu yana FETÖ ile mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da bu hain yapılanmayla etkin şekilde mücadele eden devletimiz, örgütün çözülme sürecinde ortaya çıkan iç ifşaatları doğru stratejilerle değerlendirmektedir. Bu kapsamda, FETÖ mensuplarının kendi içlerinden yaptıkları itiraflar, uluslararası kamuoyunun FETÖ gerçeğini görmesi açısından da büyük önem taşıyor.
Her ne kadar örgüt maddi anlamda bazı varlıklarını koruyor olsa da insan kaynağı ve kamuya nüfuz gücü ciddi ölçüde zayıflamıştır. Yine de FETÖ’nün tamamen etkisiz hale getirilmesinin uzun vadeli ve çok boyutlu bir mücadele gerektirdiği unutulmamalıdır. Bu çerçevede devletimiz, hem yurt içindeki mahrem yapılanmaları deşifre etmekte hem de yurt dışında bu yapıya karşı haklı mücadelesini sürdürmektedir.