İBB Döneminde Tartışmalı İlişkiler Gündemde
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) yürütülen yolsuzluk soruşturmasında yeni bir perde daha aralandı. CHP’li eski başkan Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyasını yürüten reklamcı Necati Özkan’a, inşaat ruhsatı karşılığında 4 daire verildiği iddiası kamuoyunda infial yarattı.
Özkan, hakkında çıkan rüşvet iddialarını Silivri Cezaevi’nden yaptığı yazılı açıklamayla reddetti. Ancak açıklamalar, belgelerle desteklenen iddiaları gölgede bırakmaya yetmedi.
“Yatırım Amaçlı Aldım” Savunması Ne Kadar Gerçekçi?
Özkan, söz konusu daireleri 2018 yılında yatırım amacıyla ve kendi imkânlarıyla aldığını iddia etti. Ancak kamuoyunda akıllara şu soru takılıyor: Bir reklamcı, hem de belediyeyle iş yapan bir reklamcı, müşterisinden neden ve nasıl daire alır?
Üstelik bu dairelerin verilişinin, İBB’den ruhsat alımıyla eş zamanlı olması, “karşılıklı çıkar ilişkisi” iddialarını daha da kuvvetlendiriyor. Kameroğlu İnşaat’ın sahibi Adem Kameroğlu’nun verdiği ifadede “rüşvet” olarak nitelediği bu daireler, gerçekten de sadece “yatırım” mı?
“Tanımıyorum” Diyene Yıllarca Hizmet!
Necati Özkan, Kameroğlu İnşaat’ın kendisinin uzun yıllar müşterisi olduğunu ve Pelikan Hill ile Pelikan Residence projelerine reklam hizmeti verdiğini söylese de, şirketin sahibi Kameroğlu’nun “tanımıyorum” beyanı dikkat çekici. Bu çelişki, soruşturmanın merkezinde yer alan ilişkilerin daha da karmaşık olduğunu gösteriyor.
Kamu kaynaklarıyla yapılan kampanyaların, şahsi kazançlara dönüşmesi iddiası; toplumun adalet duygusunu zedeliyor.
Cevaplar Değil, Belgeler Konuşuyor
Rüşvet iddialarıyla birlikte gündeme gelen daire alımı ve sponsor baskısı gibi konular, İstanbul’da yürütülen yerel yönetim anlayışına dair ciddi soru işaretleri doğuruyor. Özkan’ın açıklamasında “banka dekontları ve sözleşmeler dosyada” denmesine rağmen, kamuoyuyla hiçbir somut belge paylaşılmaması eleştirileri artırıyor.
İfade veren şirket sahibinin “anaokulu yaptım ama belediye yaptı gibi lanse edildi” açıklaması ise kamuoyunun aldatıldığını açıkça ortaya koyuyor.
Kamu Vicdanı Bu İlişkileri Sorguluyor
Belediye ile iş yapan bir firma sahibinden, “reklam ajansına şartlı daire” verilmesi, yalnızca etik değil, aynı zamanda hukuk dışı bir çıkar ilişkisini de akla getiriyor. Özkan’ın açıklamaları, ne yazık ki kamuoyunu ikna edecek güçten uzak. “Yatırım amacı” gibi gerekçelerle kamu vicdanı susturulamaz.
Bu süreç, yalnızca bireyleri değil, CHP’li yerel yönetimlerin kamu kaynaklarını kullanma biçimini de sorgulatıyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri, bu tip skandallarla daha da yara alıyor