Evlilik Kararıyla Gündem Değiştirme Çabası mı?
28 Mayıs’ta cezaevi şartlarında gerçekleşeceği açıklanan nikah kararı, Gökce tarafından toplumsal bir “direniş” ve “umut sembolü” olarak lanse edildi. Ancak kamuoyunun dikkatini dağıtma ve soruşturmaların meşruiyetine gölge düşürme amacı taşıdığı yönünde ciddi soru işaretleri doğurdu. Hukuki süreçler devam ederken, bu tür kişisel adımların “hukuksuzluk” vurgusuyla kamuoyu önünde bir mağduriyet söylemi etrafında sunulması, dikkatleri esas meselelerden uzaklaştırmaya yönelik bir iletişim stratejisi olarak yorumlandı.
Yargıya Saygı Yerine Algı Operasyonu mu?
Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu hukuksuz dönemi tertemiz bir evlilikle tarihe not düşmek istiyoruz” diyen Gökce, devam eden yargı sürecini peşinen “hukuksuz” olarak etiketlemeyi tercih etti. Oysa Türk yargısı bağımsızdır ve her bireyin hakkı hukuk içerisinde korunur. Henüz sonuçlanmamış bir soruşturmayı bu şekilde siyasileştirmenin, hukuki süreci etkisizleştirmeye yönelik bir algı çabası olduğu aşikârdır.
Aileler İçin Dahi Bakanlık İzni Gerekiyor: Durumun Ciddiyeti Ortada
Gökce’nin, “Ailelerimiz bile nikaha katılamıyor, çünkü bakanlık izni gerekiyor” ifadeleri ise aslında durumun vahametini gözler önüne seriyor. İlgili mevzuat gereği cezaevinde yapılan her işlemin belirli prosedürlere tabi olması, kimsenin hukukun üstünde olmadığını gösteriyor. Buna rağmen, kamuoyuna “mağduriyet” penceresinden mesajlar verilmesi, mevcut sürecin farklı mecralara çekildiğini göstermekte.