Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Bakanlığın 2026 bütçe sunumu sırasında son dönemde yoğunlaşan vize sorununa ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Avrupa Birliği’ne yönelik vize reddi oranlarının artmasına dikkat çeken Fidan, uygulamanın arka planında hem siyasi hem de sosyolojik kaygıların bulunduğunu belirtti.
“27 ülke aslında tek bir kapıya dönüşmüş durumda”
Fidan, AB ülkelerinin vize politikalarında ortak veri tabanı ve ortak kriterler kullandığını hatırlatarak sorunun bireysel ülke kararlarından çok kolektif bir mekanizmanın sonucu olduğunu söyledi.
Kamuoyundaki “kapıların tek tek kapandığı” algısının doğru olmadığını belirten Bakan, “Aslında tek bir kapıyla muhatap oluyoruz” dedi.
“Gençlerimizin orada kalacağından endişe ediyorlar”
Vize reddi oranlarının yükselmesinin temelinde göç korkusunun bulunduğunu ifade eden Fidan, Avrupa’daki siyasi dengelerin göç meselesiyle ciddi biçimde sarsıldığını vurguladı.
Avrupa’nın bu konuda net bir söylem geliştiremediğini belirterek şunları dile getirdi:
“İki sebepten dolayı gençlerimizin gittiği zaman orada kalacağını düşünüyorlar. Aşırı sağın yükselişini göçmen hareketliliğine bağlıyorlar. Özellikle Müslüman göçmenlerin artması siyasi dengeleri etkiliyor. Avrupalılar modern olduklarını iddia ettikleri için ‘Müslüman istemiyoruz’ diyemiyorlar; bunun yerine örtülü uygulamalar getiriyorlar.”
Fidan’a göre Avrupa, kamuoyu baskısıyla çelişmemek adına süreci resmen değiştirmiyor fakat uygulamada daraltıyor.
“Vize serbestisi artık zorunluluk haline geldi”
Türkiye ile AB arasında 230 milyar euroluk ticaret hacmi bulunduğunu hatırlatan Fidan, öğrenci hareketliliğinden iş dünyasına kadar geniş bir kesimin serbest dolaşıma ihtiyaç duyduğunun altını çizdi.
Fidan, vize serbestisinin iki taraf için de artık ertelenebilir bir konu olmaktan çıktığını belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Bu kadar karşılıklı bağımlılık geliştikten sonra gelinmesi gereken aşama vize serbestisidir. Avrupa da bunun farkında ancak kimlik siyaseti nedeniyle adım atamıyor.”
“AB, Müslüman bir ülkeyi içine alma iradesini 2007’de dondurdu”
AB üyelik sürecine ilişkin soruları da yanıtlayan Fidan, 2007’den bu yana siyasi iradenin durdurulduğunu söyledi.
Fransa ve Almanya’nın bu noktada belirleyici olduğunu ifade eden Bakan, “Müslüman bir ülkeyi içlerine almama yönünde bir irade koydular” dedi.
Fidan, sürecin teknik değil siyasi olduğu görüşünü yineleyerek “AB isterse bu süreç yürür, istemediği için yürümüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye–AB ilişkilerinde kritik bir eşik
Dışişleri Bakanı Fidan’ın açıklamaları, Ankara–Brüksel hattında uzun süredir devam eden gerilimin köklerine dair net bir tablo ortaya koyuyor.
Vize serbestisi, gümrük birliği güncellemesi ve üyelik süreci gibi kritik başlıkların, Avrupa’daki kimlik siyaseti tartışmalarından doğrudan etkilendiği görülüyor.