Petrol-İş Mehmetçik Vakıfına bağlı benzin istasyonundaki kötü çalışma koşullarına karşı eylem yaptı. Petrol-İş İstanbul Avrupa Yakası 2 No’lu Şube üyesi işçiler Sarıyer’deki Mehmetçik Vakfı önünde toplanarak çalışma koşullarının iyileştirilmesini, hak gasplarının önüne geçilmesini istedi.
Sarıyer’deki Mehmetçik Vakfı önünde bir araya gelen Petrol-İş üyesi işçiler Mehmetçik Vakfına bağlı benzin istasyonuna sloganlarla yürüdü. “Mehmetçik Vakfında emek sömürüsü yapılıyor. Emek sömürüsüne hayır” yazılı pankartın arkasında toplanan Petrol-İş üyesi işçiler vakfa bağlı benzin istasyonundaki kötü çalışma koşullarını protesto etti.
Eylemlere devam edeceğiz
Düzenlenen eylemde konuşan Petrol-İş İstanbul Avrupa Yakası 2 No’lu Şube Başkanı Engin Bedir çalışma koşullarının her geçen gün zorlaştığını söyleyerek, “İşçi eksiltiyorlar, gönüllü çıkışları açtılar, çıkan işçinin yerine yeni işçi almıyorlar. Bir işçi günde 150-200 araca bakıyor. Bir işçinin bu tempoda çalışması mümkün değil. Daha doğrusu bu şartlar altında burada insan olan hiç kimse çalışamaz. Bunun normali 25-30 araçtır” dedi. İşçilerin güvenliğinin yeterince sağlanmadığını ifade eden Bedir, “İşçiler burada her türlü insanla muhatap oluyor. İşçiler burada dayak yiyor, kadın işçiler tacize uğruyor, bunlara karşı hiçbir önlem alınmıyor. Masada bu meseleleri konuştuğumuzda müşterinin her zaman haklı olduğunu savunuyorlar. İşçinin de insan olduğunu unutuyorlar. Umarım bu eylemle çalışma koşulları düzeltilir ve masada uzlaşırız eğer uzlaşma sağlanmazsa eylemlere devam edeceğiz” diye konuştu.
Sesimizi çıkaracağız
Mehmetçik Vakfı’na ait akaryakıt istasyonlarında; İSİG önlemlerinin gözardı edildiği çalışma şartlarını, istasyon yöneticilerinin uyguladığı mobbing ve hukukdışı cezaları anlatan işçiler de açıklamalarda bulundu. Basın açıklaması yapan işçiler, “Öncelikle şunu söylemeliyiz ki çalışma şartları çok ağır. Uykusuzluk ve yorgunluk nedeniyle güçsüz düşüyor, moral olarak da mutsuz oluyoruz. Ruh halimize bir de mobbing de eklenince stresimiz artıyor. İnsanız sonuçta. İster istemez yaşadığımız bu durum işimizi ve hayatımızı etkiliyor. Bu koşullarda hata yapabiliyoruz. İş kazası, yanlış dolum ve fazla dolum yapabiliyoruz. Bu sebeple yapılan hatanın maddi karşılığını cebimizden ödememize rağmen vaziyet değişmiyor. Bu da yetmezmiş gibi disiplin kuruluna çıkarılıyoruz ve ayrıca yevmiye cezası veriliyor. Bu yapılanlar hangi insanlığa, vicdana sığar? Yöneticilerin keyfi muamelesi, egoları ve hukuka aykırı disiplin kararları ile çalışanlar mağdur ediliyor. Yargıya intikal eden davalarda kurum gecikme faizleri ile birlikte avukat ve mahkeme masrafları dahil yüklü tazminatlar ödemek zorunda kalıyorlar. Yöneticilerin sorumsuzluğundan ötürü kurum maddi ve manevi zarara uğratılıyor. Yöneticiler görev süreleri dolduğunda gidiyorlar… Yargıya intikal eden davaların hepsini kaybettiler. Biz de çareyi örgütlenmede bulduk ve sendikalı olduk. Ama bu da yeterli olmadı. Biz, işçiler olarak artık sesimizi çıkarmaya karar verdik. Onca hak gaspından sonra atılan işçi arkadaşlarımızın yaşadığı akıbeti yaşamak istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
HABER:
ANIL BODUÇ
