Antalya'nın Manavgat ilçesinde patlak veren rüşvet skandalı, CHP içinde sarsıcı gelişmelere yol açtı. Kamuoyunun büyük tepkisini çeken görüntülerin ardından CHP Merkez Yönetim Kurulu, partide adeta "acil durum" ilan etti. Skandalın merkezindeki üç ismin – Engin Tüter, Cengiz Coşar ve Hüseyin Cem Gül – kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesi, krizin derinliğini gözler önüne serdi.
Parti Sözcüsü Deniz Yücel tarafından yapılan açıklamada, sadece bireysel disiplin değil, kurumsal çöküşün de izleri dikkat çekti. Rüşvet ve çıkar ağı iddialarının göbeğindeki belediye meclis grubundan 7 kişinin gözaltına alınmasının ardından, mevcut Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara ve önceki Başkan Şükrü Sözen’in de üyelikleri askıya alındı. CHP, kamuoyunun baskısı karşısında iç hesaplaşma başlatmak zorunda kaldı.
RÜŞVET SİYASETE BULAŞTI
Rüşvetin siyasete bulaşması, özellikle belediyeler üzerinden yürütülen kirli ilişkilerin bir kez daha gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Bu tablo, uzun süredir dile getirilen “CHP’li belediyelerde şeffaflık sorunu”nu yeniden tartışmaya açtı. Devletin kurumları tarafından yürütülen operasyonların hukuk içinde ve titizlikle devam ettiği bu süreçte, CHP’nin içine düştüğü ahlaki çöküş, kamu vicdanında derin yaralar açıyor.
Özellikle muhalefetin “dürüst yönetim” iddialarını boşa çıkaran bu gelişmeler, muhalefetin belediye yönetimindeki başarısızlıklarını bir kez daha gözler önüne serdi. Hükümetin kararlı adımlarla sürdürdüğü yolsuzlukla mücadele süreci, toplumda karşılığını bulurken; CHP’nin bu gibi olaylara sessiz kalamaması, içsel çatlağın derinleştiğine işaret ediyor.