“Bu Kız Yakışmaz” Dedi, Nişanlısı Hamile Oya’yı Vurdu
İstanbul Sarıyer Kocataş Mahallesi'nde yaşanan vahşi cinayet Türkiye’yi yasa boğdu. 18 yaşındaki Oya Budak, 5 buçuk aylık hamileyken, eski nişanlısı Samet T. tarafından ormanlık alanda silahla vurularak öldürüldü. Olay sonrası kaçan şüpheli, Kağıthane’de yakalandı. Aile içi baskı, hamilelik gerçeği ve istismar geçmişi olayın perde arkasını daha da ağırlaştırıyor.
Hamile Olduğunu Öğrenince Vazgeçmişler
Oya Budak'ın dedesi Orhan Budak, torununun yaşadığı dramı şu sözlerle anlattı:
"Kız ağrım var dediğinde nişanlısı hastaneye götürüyor, hamile olduğunu öğreniyor. Hamile olduğunu bilseydik söz yaptırmazdık. Annesi 'Bu kız bizim çocuğumuza yakışmaz' dedi. Kızımı kandırdı, ormana götürüp vurdu."
Bu sözler, olayın yalnızca bir kıskançlık ya da öfke cinayeti olmadığını, aynı zamanda ailevi baskıların, toplumsal önyargıların ve istismarın da cinayette rol oynadığını ortaya koydu.
Hamilelik Aileden Saklanmış, Gerçek Sonradan Ortaya Çıkmış
Adli Tıp Kurumu’nda otopsi işlemleri devam ederken, Budak ailesinin hamilelikten haberdar olmadığı, istismar geçmişinin ise aylar sonra ortaya çıktığı öğrenildi. Oya Budak’ın, yaklaşık 6 ay önce cinsel istismara uğradığı ve hamile kaldığı; failin ise tutuklandığı bildirildi.
Ölmeden Önceki Mesajları Ortaya Çıktı
Olayla ilgili yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ederken, Oya Budak'ın ölümünden önce nişanlısı Samet T. ile yaptığı son mesajlaşma da gün yüzüne çıktı. Samet T.’nin yazışmalarda Budak’a “Dışarıda bekliyorum” dediği ve onu ormanlık alana çağırdığı görüldü.
Kadın Cinayetlerine Tepkiler Büyüyor
Sosyal medyada binlerce kullanıcı, Oya Budak ve karnındaki bebeğinin öldürülmesine sert tepki gösterdi. Kadın cinayetlerinin artan sıklığına karşı caydırıcı önlemler çağrıları yinelenirken, “Yaşam hakkı istiyoruz” etiketiyle kampanyalar başlatıldı.
Olayın Arka Planında Ne Var?
İstismar mağduru bir genç kadın, hamile kaldıktan sonra sessizce nişanlandırıldı. Nişanlısının ailesi, hamilelik öğrenildikten sonra geri adım attı. Aile baskısı ve toplumsal yargılar, gencecik bir hayatı daha söndürdü.