Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim devlet geleneğimizin esasını insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu oluşturur. Buna göre devletin de, devletin tüm kurumlarının da asli varlık sebebi insandır, eşrefi mahlukat olan insana hizmettir. Devletin görevi hepsi eşit haklara sahip vatandaşlarına güvenlikten temel ihtiyaçların karşılanmasına her alanda birinci sınıf hizmet vermektir. Kamu eliyle vatandaşa sunulan hizmetin kalitesini belirleyen kıstas ise devleti yöneten kadroların bilgisi, becerisi, vizyonu, dirayetidir. Devlet dediğimiz mekanizmanın var oluş gayesini yerine getirebilmesi, vizyoner yöneticiler vasıtasıyla tüm organlarının sağlıklı işleyişine bağlıdır” dedi.
Yargının ayrı önemi var
“Hiç şüphesiz devlet de kendi içinde bir güçler dengesine sahiptir” diyen Erdoğan, “Bu denge ne kadar sağlıklı kurulur ve işletilirse devlet mekanizması ve bunu oluşturan kurumlar da o derece iyi, verimli, etkin çalışır. Demokratik sistemin omurgasını oluşturan erkler arasında çekişme, çatışma, ve ya yıkıcı rekabet yaşanması halindeyse bunun zararını toplum görmektedir. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge kadar bunların her birinin kendi içindeki uyumu da önemlidir. Yasama organının işleyişindeki uyumsuzluk hem yürütmeyi hem yargıyı etkiler. Yürütmenin krize girmesi topyekun sistemi tıkar. Yargının işleyişindeki aksaklıklar da sistemin tamamında sorunlara yol açar. Türkiye yakın tarihinde bu tür krizlerin acısını bizzat çekmiş, ekonomiden demokrasiye farklı alanlarda bedelini ödemiş bir ülkedir. Kimi zaman vesayet, kimi zaman darbe olarak karşımıza çıkan sıkıntıları aşarken kaybettiğimiz vakit ve enerji bizi demokratik ve ekonomik hedeflerimizin uzağında bırakmıştır. Bu tablo içinde yargının ayrı önemi vardır. Türkiye bu konuda asla hatırlamak istemediğimiz, çok kötü örnekler de yaşamıştır" ifadelerini kullandı.
Batıya sert eleştiri
Konuşmasında Batı'ya sert eleştiriler yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğrudan insanı, insan oğlunu, milletlerin geleceğini etkileyen konularda çifte standart uygulamak insan hakları mücadelesine zarar vermektedir. Uluslararası kuruluşların ve kimi batılı devletlerin söylemleriyle eylemleri arasındaki uçurumun ceremesini ise mazlumlar, temel hak ve özgürlükleri hunharca gasp edilenler çekmektedir. Neredeyse 12'nci yılını tamamlamak üzere olan Suriye krizi bunun en acı örneği olarak karşımızda duruyor. Şimdiye kadar 1 milyonu aşkın Suriyeli'nin hayatına mal olan bu kriz karşısında maalesef insanlık iyi bir imtihan veremedi. Suriyeli mazlumların arşa yükselen feryatları, Türkiye'nin arasında bulunduğu bir avuç ülke ve kuruluş dışında kimsenin umurunda olmadı. Aylan bebeğin dramı, bombalar altında can veren çocukların acısı vicdanları harekete geçirmeye yetmedi. Batılı ülke ve kurumlar Suriye'deki insanlık trajedisine ancak mülteciler kapılarına dayandığı zaman tepki göstermişlerdir. Bu tepki de sorunun kaynağı olan krize çözüm bulmak yerine, göçmenleri dikenli tel örgülerin ardına kapatmak şeklinde tezahür etmiştir. Sınırlarının dışındaki mazlumları görmezden gelenlerin, konu kendi güvenlik ve refahları olunca faşizmin en ilkel reflekslerini sergilemelerini ibretle takip ediyoruz" dedi.
ABD'ye FETÖ tepkisi
ABD'ye FETÖ üzerinden yüklenen Erdoğan, "Verdiğimiz klasörler, bütün bu klasör dolusu belge ortada ama barındığı ülkenin güvenlik birimlerinden FETÖ ele başının malikanesinin kapısını çalan hala olmadı. Türkiye'nin 252 evladını şehit verdiği darbe teşebbüsü sonrasında attığı hukuki adımları eleştirenlerin bugün darbe söylentileri karşısında aldığı sert tedbirleri hepimiz görüyoruz. Daha düne kadar darbeyle mücadelede bizi hukukun sınırlarını zorlamakla suçlayanlar, mesele kendi demokrasileri olunca neredeyse hukuku rafa kaldırma aşamasına geldiler. Elbette ülkemizi hedef alan terör ve darbe suçlarına karşı sergilenen bu ikircikli tavrın arka planındaki zihin yapısının farkındayız. Biz kimin ne dediğine bakmadan, mücadelemizi hukuk içinde ve meşruiyet temelinde kararlılıkla yürütüyoruz. Türkiye'yi güvenlikle birlikte, özgürlükte ve adalette de dünyada ilk sıralara çıkarana kadar çabalarımıza devam edeceğiz" dedi.
ARTIK VAHŞET BOYUTUNA VARDI
Yunanistan'a sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müslümanlara yönelik arızi bakış açısının ürünü kin ve nefret dalgalarının olumsuz etkisi hemen yanı başımızda bugün de devam ediyor. Batı komşumuz Yunanistan'ın göçmenlere karşı sergilediği tavır artık vahşet boyutuna varmıştır. Mülteci botlarının denizin ortasında batırılmasında göçmenlerin işkence edilerek ve sorularak geri itilmesine varan zulümlere her gün bir yenisi ekleniyor" diye konuştu. Yunanistan'ın bu şımarıklığına ve zalimliğine batı ülkeleri kayda değer bir tepki göstermediğini belirten Erdoğan, “Bugüne kadar bu zulmü engelleyecek, aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu mazlumların da haklarını koruyacak hiçbir çabaya rastlamadık. Sınır hattın ve nazi kamplarını andıran mülteci barınaklarından yansıyan görüntüler karşısında sürdürülen aymazlık hepimizi derinden üzüyor. Benzer bir tavra terörizmle mücadele konusunda da şahit oluyoruz. Suriyeli, Iraklı, Afrikalı göçmenlere kapı duvar olan kurumlar, sıra PKK'lı ve FETÖ'cü teröristlere gelince olabildiğince hoş görülü davranıyor. 15 Temmuz Gecesi 250 vatandaşımızı şehit eden darbeciler bugün birçok Avrupa ülkesinde ellerini kollarını sallayarak özgürce gezebiliyor. Bölücü terör örgütü her yıl bu ülkelerde topladığı milyonlarca liralık avroyla Suriye, Irak ve Türkiye'ye yönelik saldırılarını finanse ediyor" ifadelerini kullandı.