Türkiye bir dönemine damga vuran isimlerden Sırrı Süreyya Önder’i kaybetti. Hem siyasetteki duruşu hem de kültür ve sanat dünyasına kattıklarıyla tanınan Önder, 3 Mayıs 2025 tarihinde tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu.
15 Nisan'da kalbi durmuş halde hastaneye kaldırılan Önder’e yapılan acil müdahale sonrası "Aort Diseksiyonu" tanısı kondu. Hemen ardından Bentall operasyonu ve tek damar by-pass ameliyatı geçiren Önder, yoğun bakımda ECMO (kalp destek sistemi) cihazıyla yaşatılmaya çalışıldı. Ancak 18 günlük kritik süreç, çoklu organ yetmezliği nedeniyle son buldu. Önder, saat 16.10’da vefat etti.

Taksim AKM’de Gözyaşlarıyla Uğurlandı
Sanatçı, yazar ve siyasetçi kimliğiyle geniş kitlelerin gönlünde yer edinen Önder için 4 Mayıs Pazar günü Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) anma töreni düzenlendi. Saat 11.00’de başlayan törende, sanat ve siyaset dünyasından birçok tanınmış isim hazır bulundu. Yoğun katılım, Önder’in toplum nezdindeki yerini bir kez daha gözler önüne serdi.

Cenaze Töreni ve Defin Programı
DEM Parti tarafından yapılan açıklamada cenaze programı da kamuoyuyla paylaşıldı:
11.00: Taksim AKM’de anma programı
İkindi Namazı: Levent Barbaros Camii’nde cenaze namazı
Defin: Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek
Ayrıca, bugün saat 19.15’te Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde ve 5 Mayıs’tan itibaren DEM Parti il ve ilçe binalarında taziye ziyaretleri kabul edilecek.

Bir Neslin Hafızasında Derin İzler Bıraktı
Sırrı Süreyya Önder, yalnızca siyasi kimliğiyle değil; senaryoları, yönetmenliği, şiirleri ve yazılarıyla da Türkiye’nin entelektüel tarihinde özel bir yer edindi. Sanatla siyaseti harmanlayarak milyonlara seslenen Önder’in vefatı, hem kültürel hem toplumsal bellekte derin bir boşluk bıraktı.
Birçok sanatçı ve siyasi figür, sosyal medya üzerinden taziye mesajları yayınlayarak Önder’in değerli mirasını onurlandırdı.
Sırrı Süreyya Önder Kimdir? | Sanatla Yoğrulan, Siyasetle Tartışılan Bir Portre
Hayat Hikayesi: Gaziantep’ten Türkiye Siyasetine
Sırrı Süreyya Önder, 7 Temmuz 1962’de Adıyaman doğumlu, gazeteci bir babanın evladı olarak dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Önder, gençlik yıllarında çeşitli sol görüşlü öğrenci hareketlerinde yer aldı. Uzun yıllar sinema, edebiyat ve gazetecilikle uğraştı. En çok bilinen eserlerinden biri olan “Beynelmilel” adlı filmiyle, toplumsal hafızaya kazınan güçlü bir anlatı sundu.
Sanat yoluyla başladığı toplumsal yolculuğunu zamanla siyasete taşıyan Önder, 2011 yılında BDP listesinden İstanbul milletvekili seçildi. Ardından HDP’nin kuruluş sürecinde etkin rol aldı. Meclis’teki çıkışları, zaman zaman provokatif üslubu ve tartışmalı duruşlarıyla gündem olan Önder, özellikle çözüm süreci döneminde aktif görev aldı.
Neden Seviliyordu? | Toplumun Farklı Kesimlerinden Gelen İlginin Nedenleri
Her ne kadar zaman zaman Türkiye’nin milli bütünlüğüne aykırı çıkışları nedeniyle kamuoyunda tepki toplamış olsa da, Önder’in bazı çevrelerde sempatiyle karşılanmasının başlıca nedenleri şunlardı:
Sanatçı Kişiliği: Samimi ve Mizahi Üslubu
Sırrı Süreyya Önder, halkla olan ilişkilerinde kullandığı samimi dil, mizah dolu anlatımı ve kendine özgü üslubuyla özellikle sanat camiasında sevilen bir figürdü. Kendini asla “sadece siyasetçi” olarak görmedi; yazdığı şiirler, yönettiği filmler ve sahne performanslarıyla geniş bir kitleye hitap etti.
Edebiyat ve Kültüre Katkısı
Toplumun kültürel kodlarına dokunabilen bir isimdi. Özellikle darbe dönemlerini konu alan çalışmaları, bellekte iz bıraktı. Eserlerinde, mağduriyet söylemini işlerken dönem dönem duygusal yoğunluk ve toplumsal eleştiri öne çıktı.
İletişim Gücü: Herkese Ulaşabilen Üslup
Sırrı Süreyya Önder, ideolojik çizgisi ne olursa olsun, insanlara doğrudan hitap eden bir tarza sahipti. Bu yönüyle hem gençler arasında hem de edebiyat ve sanatla ilgilenen çevrelerde bir “hikâye anlatıcısı” kimliğiyle benimsendi. Siyasi çizgisiyle örtüşmeyen birçok kişi bile onunla yapılan sohbetlerde “anlaşılıyor olma” hissine kapıldıklarını ifade ediyordu.
Devlet Perspektifiyle Değerlendirme: Tartışmalı Bir Miras
Ancak Önder’in bu popülerliği, milli güvenlik ve birlik ekseninden bakıldığında her zaman olumlu karşılanmadı. Çözüm süreci döneminde üstlendiği rol, terör örgütü ile doğrudan temas kurması ve Meclis kürsüsünde yaptığı sert çıkışlar, milli birlik ve beraberliğe zarar verdiği gerekçesiyle eleştirildi. Devletin hassasiyet gösterdiği güvenlik konularında çizdiği “tarafsız arabulucu” profili, birçok çevrede sorgulandı.
Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal gücü ve demokratik olgunluğu, Önder gibi isimlerin ifade özgürlüğü çerçevesinde varlık göstermesine imkân tanıdı. Bu da aslında Türkiye'nin demokratik kazanımlarının bir yansıması olarak değerlendirildi.