Prof. Dr. Ahmet Ercan: “Tüm Dünya Sarsılıyor”
Depremi değerlendiren Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, sarsıntının oluştuğu bölgenin iki kıtanın çarpışma kuşağı olduğuna dikkat çekti. Ercan, "Yerin iç yapısında büyük bir sıkışma ve büzülme yaşanıyor. Muhtemelen bir kıtasal levha diğerinin altına Pasifik Okyanusu içinde itilmiş durumda. Bu da yer kabuğunun biçimini değiştirdi. 8.8’lik bir deprem, son yılların değil, dünya tarihinin de en büyüklerinden biridir. Şu anda yeryüzünün tamamı bu sarsıntıyı algılıyor. Tüm jeofizik gözlem istasyonları bunu kaydetti," ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Osman Bektaş: “Türkiye’deki Faylar Tetiklenebilir”
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman Bektaş ise daha somut bir tehlikeye işaret etti. Bektaş, 20 Temmuz 2025’te yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremin bu büyük depremin öncüsü olabileceğini belirtti.
Ayrıca Bektaş, “Bu bölgedeki fay, 1952 yılında da 9 büyüklüğünde bir deprem üretmişti. Şimdi oluşan şok dalgaları, dinamik stres transferiyle Türkiye’deki depreme hazır fay hatlarını 1-2 saat içinde etkileyebilir. Bu stres dalgaları zamanla derin katmanlara da yayılabilir ve viskoelastik etkiyle yeni depremleri tetikleyebilir,” uyarısında bulundu.
Türkiye İçin Risk Ne Düzeyde?
Uzmanlar, Türkiye'nin doğrudan risk altında olmadığını, ancak uzak mesafeli büyük depremlerin tetikleyici rolü olabileceğini vurguluyor. Özellikle deprem stresinin zaten birikmiş olduğu aktif fay bölgeleri için, dikkatli bir takip ve analiz süreci gerektiği ifade ediliyor.
Jeofizik Dalgalanma Küresel Etkili Olabilir
Kamçatka’daki sarsıntı, dünyanın jeolojik olarak nasıl birbirine bağlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Depremin büyüklüğü nedeniyle sadece bölgesel değil, küresel düzeyde jeofizik etkiler yaratabileceği, gözlem istasyonları tarafından da doğrulandı. Türkiye'deki uzmanlar, bu tür büyük depremlerin yaratabileceği tetiklenmelere karşı yetkililerin ve halkın dikkatli olması gerektiği uyarısında bulundu.