İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem Dünyada bir ilk: Türkiye uzay yarışında vites yükseltti, gözler üstümüzde!

Dünyada bir ilk: Türkiye uzay yarışında vites yükseltti, gözler üstümüzde!

Türkiye, Fergani Uzay’ın geliştirdiği hibrit uzay motoruyla dünyada ilk kez yörüngede ateşleme yapmaya hazırlanıyor. Yeni sistem, ülkenin uzay hedeflerinde güçlü bir sıçrama yaratacak.

MUHABİR: Eray Aksoy

Türkiye’nin uzay çalışmalarında dikkat çeken bir dönüm noktası daha gündemde. Fergani Uzay’ın geliştirdiği Yörünge Transfer Aracı FGN-TUG-S01, SpaceX’in Transporter-15 göreviyle fırlatılarak uzaya ulaştı. Araç, yörüngede ilk kez denenmesi planlanan hibrit uzay motoruyla Türkiye’yi uluslararası arenada öne çıkaracak yeni bir adımın temsilcisi oldu.

FGN-TUG-S01, farklı görev yüklerini bir yörüngeden diğerine taşıyabilen yapısıyla Türkiye’nin bugüne kadarki en kapsamlı ticari uzay platformu olarak tanımlanıyor. Hibrit motorun yörüngede ateşlenecek olması ise projeyi küresel ölçekte benzersiz kılıyor.

Fergani Uzay Danışmanı, roket bilimci Prof. Dr. Arif Karabeyoğlu, bu aşamayı şöyle çerçeveliyor:
“Bu araç, Türkiye’nin yörüngede test edeceği ilk büyük uzay motorunu taşıyor. Ayrıca hibrit roket motorunun dünyadaki ilk yörüngesel ateşlemesi olacak. Şu ana kadar hiçbir ülke bu teknoloji seviyesine ulaşmadı.”

Türkiye’de özel sektörün uzay yarışındaki yeni tablo

Türkiye’de son yıllarda üç şirket dört ayrı fırlatma sistemi üzerinde çalışıyor: Roketsan, Fergani Uzay ve Delta V. Bu ekosistem, ülkenin 2030’a uzanan uzay stratejisinde özel girişimlerin ağırlığını artırıyor.

Fergani Uzay’ın ilk test roketi için hedeflenen takvim ise 2026. Bu takvim, Türkiye’nin ticari fırlatma kabiliyetine geçişinde kritik aşama olarak değerlendiriliyor.

Fergani’nin üç ayaklı uzay programı

Şirketin üzerinde çalıştığı projeler, Türkiye’nin hem yörünge kapasitesini hem de bağımsız iletişim altyapısını güçlendirmeyi amaçlıyor.

Yaklaşık 100 uyduluk navigasyon ve iletişim takımyıldızı

Yaklaşık 2.000 km irtifada görev yapacak bu uydu ağı, Türkiye’nin konumlama ve iletişimde dışa bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Yörünge transfer araçları

Prof. Karabeyoğlu, Fergani’nin kendi üretimi olan transfer araçlarıyla uyduları daha yüksek yörüngelere taşıyabilen ender firmalardan biri olduğuna dikkat çekiyor.

Yeni nesil fırlatma sistemleri

Bu sistemlerin parçası olan hibrit roket motoru, yörüngede ateşlenerek teknolojinin uygulanabilirliğini kanıtlayacak.

2028’e doğru Ay görevi

Türkiye, başka bir uluslararası proje ile Ay görevine de hazırlanıyor. ODTÜ öncülüğünde geliştirilen iki mikro rover, Çin Uzay Ajansı iş birliğiyle Chang’e-8 misyonunda Ay’ın güney kutbuna indirilecek. Böylece Türkiye, Ay yüzeyine aynı anda iki keşif aracı gönderen ilk ülke olabilir.

Yapay zekâ destekli “CHERI” rover’ları; yüzey taraması, 3 boyutlu haritalama ve etkileşimli görev yürütme gibi işlevlere sahip. Uzun vadede Ay toprağıyla 3 boyutlu yapı üretimi gibi ileri teknolojiler üzerinde çalışılması da planlar arasında.

Uluğ Bey projesinde yeni faz

Türkiye’nin tamamen yerli GPS sistemine geçişini sağlayacak Uluğ Bey projesi de hızla ilerliyor. Son olarak FGN-100-D2 uydusunun fırlatılmasıyla ikinci aşama tamamlandı. Hedef, önümüzdeki beş yılda 100 uyduluk bir takımın kurulması.

Uzmanlara göre küresel konumlama sistemlerine bağımlılığın azalması, özellikle savunma, afet yönetimi, tarım ve enerji sektörlerinde stratejik avantaj sağlayacak.

2030 hedefi

Türkiye Uzay Ajansı, TÜBİTAK, ASELSAN, TUSAŞ ve özel girişimlerin oluşturduğu geniş ekosistem, 2030’a kadar toplam 120 uyduluk kapasiteye ulaşmayı amaçlıyor. Bu strateji, Türkiye’nin uzayda kalıcı bir aktör olma yolundaki adımlarını güçlendiriyor.