İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem Eren Bülbül'ün şehadetinin 8.yılı: Ayşe Bülbül'ün acısı dinmiyor!

Eren Bülbül'ün şehadetinin 8.yılı: Ayşe Bülbül'ün acısı dinmiyor!

Türkiye'nin "İyi ki varsın" diyerek kalbine yazdığı Eren Bülbül'ün şehadetinin 8. yılında, acının adresi yine Maçka'ydı. Evladının mezarı başında konuşan anne Ayşe Bülbül, zamanın hiçbir yarayı iyileştirmediğini en acı sözlerle anlattı.

Şehit ERen bülbül'ün şehadetinin üzerinden 8 sene geçti

Türkiye'nin hafızasına "İyi ki varsın" sözleriyle kazınan Eren Bülbül'ün şehadetinin üzerinden tam sekiz yıl geçti. Ancak Trabzon'un Maçka ilçesindeki o kara günden beri evladının mezarı başından ayrılmayan anne Ayşe Bülbül için zaman, acıyı hafifleten bir ilaç değil, aksine derinleştiren bir sızı oldu. "Zaman geçtikçe acı daha da büyüyor," diyen annenin feryadı, dinmeyen bir yaranın en acı özeti gibi.

Her şey, 11 Ağustos 2017'de, Maçka'nın yemyeşil yaylalarının hain bir pusayla kana bulandığı o gün başladı. Henüz 15'indeydi Eren. Güvenlik güçlerine teröristlerin yerini gösterirken, Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik ile birlikte şehadete yürüdü. O günden bu yana, Köprüyanı Mahallesi'ndeki evinin hemen yanı başındaki kabristan, anne Ayşe Bülbül'ün en sık gittiği yer oldu.

Sekiz yıl... Dile kolay gelen ama bir annenin kalbinde bir asır gibi geçen sekiz uzun yıl. Ayşe Bülbül, evladının toprağına sarılırken, zamanın en büyük yanılgı olduğunu şu sözlerle anlatıyor: "Başta dedim ki, 'zaman ilerledikçe acım biraz diner.' Ama yanlış düşünmüşüm. Zaman ilerledikçe acı daha büyük, daha zor oluyor. Bu ateş sönmüyor."

"EVLAT KOKUSUNA DOYAMADIM"

Türkiye'nin dört bir yanından gelen ziyaretçilerin, oğlunun mezarını bir an olsun boş bırakmaması, anne Bülbül için hem bir gurur kaynağı hem de acısını tazeleyen bir hatırlatma. Ancak hiçbir teselli, evladına doyamamış bir annenin yüreğindeki boşluğu dolduramıyor.
13 evladının 11'incisi olan Eren'in, babasının vefatından sonra en büyük zorlukları göğüslediğini anlatan Ayşe Bülbül'ün sesindeki titreme, o günlerin çilesini bugüne taşıyor: "Eren başka bir evlattı. Sessiz, sakin, olgun bir insan gibiydi. Ben de işten, güçten, hayatın zorluklarından çocuklarımı oturup dinleyemedim. Kokularını alıp da evlat kokusuna doyamadım."

"YIL DÖNÜMÜ GELİYOR DEDİKLERİNDE ŞOK GEÇİRİYORUM"

Her yıl dönümü, Ayşe Bülbül için yeniden yaşanan bir kabus. "Yıl dönümü geliyor dediklerinde şok geçiriyorum," diyor ve ekliyor: "Neyin yıl dönümü? Ben hâlâ 'evladım gelecek' diye bekliyorum."
Bu bekleyiş, her ne kadar umutsuz olsa da, bir annenin evladından vazgeçemeyişinin en saf hali. Ziyaretçilerle sohbet edip acısını paylaşsa da, gerçeğin soğuk duvarı hep karşısında.
Sözlerini, belki de söylenebilecek en son sözle noktalıyor Ayşe Bülbül: "Kaç yıl geçerse geçsin evlat acısı yanıp da sönmeyen bir ateştir. Benim acım, ne zaman ölürsem o zaman biter. Allah'ım hiç kimseye evlat acısı yaşatmasın."
Bu feryat, sekiz yıldır sadece Maçka'nın dağlarında değil, tüm Türkiye'nin vicdanında yankılanmaya devam ediyor.
Ruhun şad olsun, İyi ki varsın Eren!