İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem Evet bu yeni bir süreçtir

Evet bu yeni bir süreçtir

12 Eylül 2012 yılında ABD Büyükelçisinin öldürülmesi ile kırdırılacak ve paramparça edilecek olan "Arap Baharı"nın Türkiye'ye yönelik olası ağır sonuçlarını öngören devlet aklı 26 Eylül 2012 yılında adı "Çözüm Süreci" denen adımın ilk hamlesini yapmaya hazırlanmıştı bile.
Günler kurşun gibi ağır geçmesine,
Ölüm her yerde kol gezmesine,
Umut ve hayallerin tükenme noktasında     olmasına rağmen...
Ve görünür de hiç "ışık" olmamasına rağmen, siyasi olarak Arap Baharı'nın ölüm emrinin verildiği Libya ve operasyonel olarak Arap Baharı'nın mezarının kazıldığı Suriye’de olup bitenler...
Türkiye'nin acil olarak iç barışını sağlamayı gerekli kılıyordu.
Tehlike öngörülmüştü.
Tehlikeyi bertaraf edecek ilişki ağı ve muhatabı da belliydi.
Ama klasik devlet aklı;
Bugünün şartlarını görmesine rağmen kullandığı araçlarla düne muracat etme zaafiyetini bir türlü üzerinden atamıyordu.
Evet Öcalan ile sürdürme doğru bir karardı.
Fakat bu görüşmeyi 1999 Temmuz algısı ile         sürdürmek Ne Arap Baharı'nı;
Ne PKK'nın geldiği seviyeyi,
ne Kürtlerin iktidara yönelik umut ve     hayallerini,
Ne de bölge devletlerinin reflekslerini ölçmeye yetmiyordu.
1999'da sadece Öcalan'ın tavrı ile sürdürülen görüşmelerin 6 yıl sorunsuz yürümesi bugun de aynı kosullar varmış gibi davranılması başlı başına bir yanılgıydı.
O günün uluslararası ve bölgesel koşulları buna müsaitti.
Ama bugun tüm koşullar değişmiştir.
Ve bu görülmek istenmiyordu.
Nitekim İran'ın Rojava hamlesi,
Suriye’de iç savaşın seyrinin değişimi,
DAEŞ denilen zebani örgütün kurulması ve bunun müslüman ülke ve inançları ile ilişkilendirilmesi,
Türkiye'de iç hesaplaşmanın Mayıs ayı itibari ile başlaması klasik yöntemlerle bir sürecin sürdürülemiyeceği işareti vermesine rağmen toplumun büyük kesimini sürece dahil edecek siyasal adımların geciktirilmesi, sadece görüşme trafiği ile sonuçlar elde edeceğine olan inancın hiç de gerçekçi olmadığını görmemek de ısrarın sonuçlarını hep beraber     yaşadık.
Bugün de yine benzer bir şekilde
Türkiye dışında olup bitenlere, uzun bir zamandır "Avrasya tünellerin de ışık arayan " devlet aklının bu gelgitlereden sıyrılmak adına sorunu     dışarda göğüslemek adına Şubat 2019’da     başlatmış olduğu;
Anlama ve görme bekleyişi,
Nisan ayında bir düşünceye,
Mayıs ayında ise bir harekete dönüşmüş     durumda.
Burada sadece iç gelişmeler değil, sadece bölgesel gelişmeler değil uluslararası durum da gözetilerek bir davranış sistematiği geliştiriliyor. İlk sonuçlar;
Görüşme ve açlık grevlerin son bulması,
Sonra terör ile mucadele kanunların da     değişiklikler,
Ve ABD ile ilan S-400 krizinin belirsiz bir     süreye ertelenmesi.
Ve Suriye'de güvenli bölge problemine     ortaklaşa çözüm bulunulması...
Yani bu yaz sıcak geçecek gibi
Umuyor ve diliyorum
Ülkemize ve bölgemize bir an evvel barış     iklimi gelir. Ve daha adaletli
Daha huzurlu günlere kavuşuruz...