Ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say, dünyanın gözleri önünde yaşanan Gazze katliamına karşı sessizliğini koruyan Batı müzik camiasına karşı sert ifadelerle yüklendi. Say, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail'in Filistin'de işlediği insanlık suçlarına sessiz kalan meslektaşlarına vicdan çağrısında bulundu.
“Bu benim için büyük bir utanç kaynağı. Müzik gibi evrensel bir dili konuştuğumuz halde bu kadar sessiz kalmak neyin göstergesi?” diyen Say, kendi çevresinde yaşadığı yalnızlığı ve baskıyı da açık sözlülükle dile getirdi.
“bu cinayete ortak olmayın” mesajı: sahneler susarken insanlık ölüyor
Fazıl Say, paylaşımında özellikle Batılı klasik müzik kurumlarının İsrail yanlısı duruşunu eleştirerek, içinde bulunduğu durumu "yalnız ve baskı altındaki bir müzisyenin haykırışı" olarak tanımladı. Filistin destekçilerine yöneltilen antisemitizm suçlamalarının manipülatif olduğunu belirten sanatçı, bu tutumun sanatın özüne aykırı olduğunu vurguladı.
"Gazze'de yapılan bir soykırımdır, nokta." sözleriyle açıklamasına netlik kazandıran Say, Batı’daki meslektaşlarına şöyle seslendi:
"Bu cinayete sessiz kalmamalıyız. Müzik dünyası, lütfen insan olun! Konserimi iptal edin, varsın olsun. Ben ömrümü onurumla tamamlamak istiyorum. Siz çalmaya devam edin, içiniz rahatsa."
Sanatın suskunluğu, vicdanın çöküşü mü?
Fazıl Say’ın bu açıklamaları, sanat dünyasında sıkça görmezden gelinen politik meselelerin yeniden gündeme taşınmasına neden oldu. Sanatçının cesur çıkışı, yalnızca müzik camiasında değil, tüm entelektüel çevrelerde yankı buldu.
Özellikle "sanatın tarafsız olamayacağı" yönündeki ifadeleri, kamuoyunda geniş tartışmalara yol açarken, sanatçının özgürlük, adalet ve insanlık onuru gibi temel değerler uğruna göze aldığı bedeller dikkat çekti.
Sanat dünyasında kimi kesimler Say’ın sözlerine destek verirken, bazı çevreler bu açıklamaları "politik bir provokasyon" olarak nitelendirdi. Ancak bir gerçek var ki; bu çıkış, müziğin notalarından çok daha fazlasını söylüyor.