İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Hacca gitmek

Dinimizin emirleri arasında olan hac görevlerini yerine getirmek için yola çıkanlar ve şu an hepimizin bana da nasip et dediği o kutsal topraklarda bulunan insanların bu kutsal görevleri yerine getirme hazır içinde olduklarını yakınlarının sanal ortamlarında görmekteyiz.

Kiminin kendi alın teri ile biriktirdiği, kimin devletin, belediyenin imkânları ile kiminin ise müftülüklerde kendini kasap ya da görevli olarak gözeterek gittiği o kutsal topraklara çok isteyip de gidemeyenlerin de hac görevlerini küçük bir insanlık yaparak yerine getireceklerine inananlardanım.
Yani hac kadar önemli olan yetime yardım, gençlere katkı, toplumuna yönelik hayırlı bir iş yapması da hac kadar önemli olduğuna inanmamaktayım.
Okul aile birliği başkanlığını üstlenmek, bir fidanın kırılmaması için mahallesinin yeşil alanını korumak, komşunun sıkıntısını kalben his edip ne yapabilirim diye düşünmek kadar güzel olan hac görevinin sadece haça gitmekle bitmeyeceğini de bilmek gerekir derim.
Namusluca gazetecilik yapan, devletin hesaplarının teslim edildiği maliyede sade bir memur olanın bile hacca gidemiyorsa da o kutsal topraklar kadar kutsal olan namusluca görevleri yapabileceğini beklediğimiz şu dünyada ununu elemiş, eleğini asmış denilenlerin, ‘Ah imkânım olsa da birde hacca gideyim’ demektense yakınında ki okula, derneğe, sporla uğraşanlara yapacağı bir katkıyla da bu görevlerine benzer bir görev yapabileceklerini de unutmamak gerekir.
Gecede bin liradan fazla para harcayıp, eğlenerek hayatı yaşayanların bir kuruş yardım yapmaya gelince cimri kesilip, sonrada Allah beni af eder belki diyerek, gecelerde, tatillerde harcadıkalrını bu kez biriktirip, maddi imkanlarını da kullanarak hac yoluna düşenlerin ama nasip olmayanların dönüp köylerinin yıkılan mezarlıklarını villasını verdikleri peyzajcılara yaptırmada hac kadar değerli değil mi?
Ya da ‘Uyuşturuya Hayır Kampanyası’ ile antrenmanlarına başlayan Serhat Ardahanspor gibi amatör liglerde cep harçlıkları ile oradan buradan gelen küçük yardımlarla yeşil sahalara kalmak isteyen gençleri sigaradan, alkolden, esrardan uzak tutmak için harcamak hac kadar kutsal değil mi?
Bilmem ama şu an hac da olanların dahil onların yakınlarını da duasına ihtiyaç duyan onca insanın olduğu şu dünyada hem haça gitmek hem de hac kadar kutsal olan görevleri yapmak vicdanı rahatlan en önemli duygu ve hazdır diye     biliyorum..
Çünkü bu fani dünyada karıncaları ezmemek için gezen ile onları küçük görenlerin yarışının öbür dünyada sorgulanacağını da bilmek ve ona göre adım atmak gerektiği de unutulmamalıdır.
Yoksa kıbleyi gösteren seccadeyi satarak, üflenmiş teşbihi okumakla hacca gidilmez.