İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem İnan Kıraç'ın vasilerinden şok suçlama: “Eşi örgüt kurdu!”

İnan Kıraç'ın vasilerinden şok suçlama: “Eşi örgüt kurdu!”

88 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç'ın vasileri, Kıraç'ın eşi Emine Alangoya hakkında çok konuşulacak iddialar ortaya attı. Vasiler, Alangoya'nın "çete kurarak", Kıraç'ın mal varlığını ve sağlığını hedef aldığını öne sürdü. Vasiler Emine Alangoya ile ilgili iddialarını mahkemeye taşıdı.

İş dünyasının saygın isimlerinden İnan Kıraç hakkında yeni gelişmeler! Vasileri, eşi Emine Alangoya hakkında ağır suçlamalarla mahkemeye başvurdu. Adaletin gereği yapılacak mı?

88 yaşındaki duayen iş insanı İnan Kıraç’ın vasileri, kamuoyunu sarsan yeni iddialarla mahkemeye başvurdu. Vasiler, Kıraç’ın eşi Emine Alangoya’nın “örgütlü suç” yapısı kurarak, hem sağlık hem de malvarlığı açısından Kıraç’ı hedef aldığını ileri sürdü. İstanbul Anadolu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, çok sayıda ağır suçlama yer aldı.

Mahkemeye Sunulan Dilekçede Neler Var?

İnan Kıraç’a daha önce Adli Tıp Kurumu tarafından “demans” teşhisi konulmuş ve karar verme ehliyeti sınırlandırılmıştı. Bu kapsamda Atakan Yılmaz ve Mert Öztekîn vasi olarak atanmıştı.

Vasiler tarafından sunulan dilekçede yer alan iddialar şu şekilde sıralandı:

İnan Kıraç’ın Koç Üniversitesi Hastanesi’nden kaçırıldığı,

Tıbbi müdahalelerin engellendiği ve sağlık durumunun kasıtlı olarak kötüleştirildiği,

Kıraç’ın farklı şehirlere götürülerek tedavi sürecinin aksatıldığı,

Banka hesaplarında olağandışı para transferlerinin yapıldığı,

Kıraç’ın prostat kanserine ilişkin özel sağlık bilgilerinin yasa dışı yollarla holding yöneticilerine aktarıldığı…

Tüm bu iddialar, Emine Alangoya’nın yönlendirmesiyle organize bir yapı kurularak işlendiği gerekçesiyle mahkeme gündemine taşındı.

Ağır Suçlamalar ve Adli Süreç Başladı

Odatv kaynaklı haberde, Emine Alangoya’ya yöneltilen suçlamalar şöyle sıralanıyor:

Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak

Nitelikli dolandırıcılık

Nitelikli yağma

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak

Resmi belgede sahtecilik

Kişisel sağlık verilerini hukuka aykırı paylaşmak

Yardım yükümlülüğünü ihmal etmek

Bu çerçevede mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun 462. maddesi uyarınca vasilere; ceza soruşturması başlatma, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunma, vekaletin kötüye kullanılması gibi sebeplerle dava açma yetkisi verdi.

Karara 10 Gün İçinde İtiraz Edilebilecek

5 Haziran 2025 tarihli mahkeme kararı doğrultusunda tarafların, İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 10 gün içerisinde itiraz hakkı bulunuyor.

Bu önemli gelişme, Türkiye'nin önde gelen ailelerinden biri olan Koç Ailesi'nin içindeki hukuki ve miras temelli anlaşmazlıkları bir kez daha gündemin merkezine taşıdı.

Ne Olmuştu? Geriye Dönüp Bakalım

İnan Kıraç, merhum Suna Kıraç ile uzun yıllar evli kaldı.

Suna Kıraç, hisselerini kızı İpek Kıraç’a devretmişti.

Bu miras sonrası İnan Kıraç, kızına karşı dava açarak evlatlıktan reddetti.

Malvarlığını yeni kurulan bir vakfa devreden Kıraç, 2024 sonlarında Emine Alangoya ile evlendi.

Bu evlilik sonrası İpek Kıraç, evliliğin geçersizliği için dava açtı.

Adli Tıp, İnan Kıraç’a demans teşhisi koydu ve vasi ataması yapıldı.

Alangoya’nın hemşire girişini engellediği ve Koç Hastanesi’ne erişimi zorlaştırdığı bildirildi.

Mahkeme, Alangoya’ya 1 ay süreyle İnan Kıraç’a yaklaşmama kararı verdi.

Sonuç olarak, Türkiye’nin yakından takip ettiği bu dava, hem hukuk hem de kamu vicdanı açısından kritik bir sürecin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Yargı mercilerinin kararlılığı, vatandaşın adalete olan inancını güçlendirecektir.