10 Ağustos 2025 tarihinde Balıkesir’in Sındırgı ilçesi merkezli yaşanan 6,1 büyüklüğündeki deprem, bölgede başlayan sıra dışı sismik hareketlerin fitilini ateşledi. Bu tarihten itibaren geçen 40 günlük süreçte, 10 bini aşan artçı deprem, uzmanları da halkı da tedirgin etti.
En son yaşanan 4,9 ve 4,5 büyüklüğündeki iki sarsıntı, Sındırgı’yı bir kez daha gündeme taşıdı. Özellikle depremin İzmir ve İstanbul gibi çevre illerde de hissedilmesi, bölgedeki sismik hareketliliğin etkisinin ne kadar geniş olduğunu gözler önüne serdi.
Prof. Dr. Okan Tüysüz: Bu olağandışı bir durum
Deneyimli deprem uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, bölgedeki olağan dışı deprem sayısının normal sismik davranışların dışında olduğunu vurguladı. “10 binden fazla artçı sarsıntı, alışıldık bir durum değil” diyen Tüysüz, üç farklı ihtimali gündeme taşıdı:
Yüzeyde görülmeyen, bilinmeyen fay hatları
Jeotermal sıcak su hareketleri
Magma kaynaklı yer altı aktiviteleri
Bu olasılıkların her biri, bölgenin detaylı bir şekilde araştırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Tüysüz’e göre yüzeysel gözlemler yetersiz; bu nedenle yerin derinliklerine inen jeofizik ve sismolojik çalışmalar şart.

“Sındırgı’da büyük deprem beklemiyoruz ama...”
En çok merak edilen soru ise elbette: “Sındırgı’da yeni bir büyük deprem olur mu?” Bu soruya yanıt veren Prof. Dr. Tüysüz, “Bu hareketliliğin birkaç ay daha süreceğini öngörüyoruz. Ancak büyük bir deprem yaratacak aktif bir fay hattı elimizdeki verilere göre gözükmüyor” diyerek halkı bir nebze olsun rahatlattı.
Ancak bu açıklama, tehlikenin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Tüysüz’e göre bu kadar yoğun artçı sarsıntı, bölgede derinlerde henüz keşfedilmemiş jeolojik bir dinamik olabileceğine işaret ediyor. Yani şu an için tehlike düşük görünse de, belirsizlik hâlâ sürüyor.
Deprem uzmanları ne öneriyor?
Sındırgı ve çevresindeki vatandaşlara uzmanların önerisi net: Hazırlıklı olun, ancak panik yapmayın. Binaların dayanıklılığı gözden geçirilmeli, acil toplanma alanları ve güvenlik planları yeniden düzenlenmeli. Özellikle jeotermal kaynakların bol olduğu bu bölgede, yer altı faaliyetlerinin daha dikkatle izlenmesi gerektiği vurgulanıyor.